Can alan çelişki! / Feyzi Hepşenkal
İran'daki 5.8’lik depremde, Van'da
yıkılan evlere bakıyorum.
İçim acıyor.
Hayatını kaybeden insanları, hele ki
çocukları düşünüyorum.
Yüreğim kanıyor.
Bu ne biçim hayat?
Bu nasıl mukadderat?
Kaderleri, kederle yazılmış, baştan
sona.
Lanet olsun.
İş işten geçtikten sonra yazıyor,
konuşuyoruz aslında.
Hep böyle oluyor.
Dünya tepemize yıkılmadan, aklımız
başımıza gelmiyor.
Hoş.
Bugün gelse de, yarın gidecek yine.
Ama ve fakat ve de maalesef…
Bir kez daha günler, yeni bir felaket
yaşanana dek, boşu boşuna geçecek.
* * *
Ve başıma gelen aklıma, başka bir şey
daha geliyor.
Van Gölü kıyısında yapımı süren
Cumhurbaşkanlığı Köşkü, o şeyin adı.
Yok efendim, köşk binasıyla beraber
peyzajı, çevre düzeni, lojmanı, helikopter pistiyle beraber 39 bin metrekare alana
yapılıyormuş.
Yok efendim, Selçuklu Sultanı Alaaddin
Keykubad’ın yaptırdığı ünlü Kubad Abad Sarayı’ndan esinlenerek inşa
ediliyormuş.
Vesaire, vesaire.
Geçiniz efendim!
* * *
Merak ediyorum.
Van’ın öteki ucunda yaşamlar kerpiç
evlerin altında yok olup giderken, insan nasıl oturabilir orada?
Bu soruya hangi nefis sahibi “ben
otururum” diyebilir, gönül huzuruyla?
Ben oturamam.
Ülkemde böylesine “can alan çelişki”
yaşanırken, asla oturmam.
Ya sizler…
Oturur musunuz?
Yorumlar
Yorum Gönder