Kayıtlar

Aralık 30, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çok renkli bir çift AKP’li / Feyzi Hepşenkal

Resim
Tanımam etmem, Cumhurbaşkanı’nın son yaptığı atamalarda gözüme ilişti “Ayşe Ergezen” ismi. Merak ettim, Google’ı kurcaladım. Of of of, karşıma derya deniz bir manzara serildi. Daha geçen güne kadar “Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı” imiş meğerse kendisi. Rekabet Kurumu Üyesi yapılmış şimdi. Bu değişikliği   “tenzili rütbe” olarak değerlendirmek mi gerekir, yani “attan indi” demek mi gerekir? Sanmam. Demek gerekir ki: AKP’li olana her zaman, makam mevki garanti! Ve hatta şunu da eklemeli: Rekabet Kurumu üyeliği, bırakın bakan yardımcısını, bakanlar kurulu üyeliğinden bile değerli. Misal, Serdar Öztürk’ün yazdığı İGA-Zirve Holding muhabbeti de, Rekabet Kurumu’nun onayı ile gerçekleşti! Yürü ya kulum Ayşe Kardaş (Ergezen), ailesinin ticari işleri nedeniyle bulunduğu dönemde Trablus'ta dünyaya gelmiş. Türkiye'ye döndükten sonra Gönen İmam-Hatip Ortaokulu'ndan mezun olan Kardaş, liseyi de İstanbul Kadıköy Anadolu İmam - H

Yüreğim yana yana… / Feyzi Hepşenkal

Resim
Sözcü Gazetesi yazar ve yöneticilerine verilen cezaları tartışma konusu yapmak bile abesle iştigaldir. Mahkemenin kararı, akıl, mantık, insaf ve izan dışıdır. Hoş görülemez, kabul edilemez. Öte yandan verilen kararın, şaşırtıcı olduğu söylenemez! Tıpkı Emin Çölaşan’ın bugün yazdığı gibidir durum: “Dava yaklaşık iki ay önce açılınca şöyle dedim: -       Eyvah, bu davadan hiçbirimiz için kurtuluş umudu yok. Mutlaka ceza verecekler. İşin başını yaşamıştık, sonu da belli olmuştu. Çoğu hukukçular ve arkadaşlarımız dahil hemen herkes aynı şeyi söylüyordu: -       Bu davanın içi, altı ve üstü boş. Hiçbir şey çıkmaz, sonunda beraat edersiniz. Ben ise tam tersini savunuyordum. -       Ağzımızla kuş bile tutsak sonuç değişmez. Hapis verecekler.” - Hangi adalet? İşin nereye varacağını kavramak için kahin veya Emin Çölaşan gibi deneyimli bir gazeteci olmak gerekmiyor. Şöyle bir bakın olan bitene, memleketin havasını azıcık soluyun, tamam işte.

Yerli otomobili kim istemez?! / Feyzi Hepşenkal

Resim
Kimi “Yerli otomobilin yakıt deposunun kapasitesi hep 50 TL’lik yakıt alabilecek büyüklükte” diye dalgasını geçiyor. Kimi yanına şu fotoğrafı ekleyip, edepsizliğe tavan yaptırıyor: “Yerli otomobil için kuduranların Çoğunun en çok merak ettiği Yerli otomobilin VİTESiymiş 😀” Geçin bunları. En iyisi, Münir Nureddin Selçuk’un bestelediği, güftesini Vecdi Bingöl’ün yazdığı o mahur şarkı çalsın bir yerlerde: “Otomobil uçar gider Ömrüm gibi geçer gider Ben talihin peşindeyim Talih benden kaçar gider” Mesele bundan ibarettir işte. Boş lafla ömür geçti Biz kaçıp, giden talihin peşindeyiz. Ömür gibi geçip giden bir hayali görmekteyiz! Yoksa kim istemez, etiyle kemiğiyle bizim olan bir otomobilimiz olmasını! * * * Şu listeye bakın hele. Dünyada üretilen otomobil markalarına ve onlara sahip olan ülkelere bakın: Japonya: 13 marka (Acura, Daihatsu, Datsun, Honda, Infiniti, Isuzu, Lexus, Mazda, Mitsubishi, Nissan, Subaru, Suzuki,

#yakanalyaistanbul için görev zamanı / Feyzi Hepşenkal

Resim
Kanal İstanbul adıyla dayatılan projenin, “bir ihanet, bir cinayet, bir talan projesi” olduğuna inanan her kişi; ses vermeli, tepki göstermeli. En azından, CİMER adıyla maruf, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’nin internet sitesine girmeli ve formu doldurmalı. Ve örnekse, şu metni oraya yapıştırmalı: T.C. ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ İZİN VE DENETİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE Konu: İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün web sayfasında 23.12.2019 tarihinde duyurulan, T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü’nce yapılması planlanan Kanal İstanbul Projesi İDK’da yeterli bulunarak nihai şekli verilen ÇED Raporu tarafımızca incelenmiş olup bu konudaki görüş ve itirazlarımız aşağıdadır: Kanal İstanbul Projesi, 1- İstanbul’un yaşam destek sistemleri olan Kuzey Ormanları, su havzaları, su havzalarını besleyen su kaynakları, tarım ve mera alanları yok olacaktır, 2- İstanbul’un önemli su kaynaklarından biri o

Bakan Soylu, Ertuğrul Özkök’ü kandırmış! / Feyzi Hepşenkal

Resim
Çok yerde fırtına ağaçları söküyor, dalları kırıyor ama Urla’da yaprak kımıldamıyor. Derin bir sessizlik var. Sanki bir “suskunluk yasası” çıkarılmış KHK misali ve gizliden gizliye hüküm sürmekte. Urla’da yaşayan Lucien Arkas’tan Nail Özkardeş’e ünlü zenginlerin sessizliğini bir noktaya kadar anlarım. “Mala mülke, paraya pula aman zarar gelmesin” kaygısı, susturur çok kişiyi. Fakat CHP’nin eski İzmir il Başkanı Alaattin Yüksel, İzmir eski Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da birer Urla sakini. Sözüm yanlış anlaşılmasın. “Urla sakini” olmak, bu konuda sakin kalmaları hakkını vermiyor onlara. İzmir’in çok ekmeğini yediler. Milletvekili ve belediye başkanı oldular. Fakat suskunlar! Konuşsana Aziz Kocaoğlu Ayıtıptır Alaattin bey… Çok ayıptır Aziz bey. Sizi geren, rahatsız eden hiçbir şey mi yok bu mevzuda? Belki tutuklanan belediye başkanını hazetmediğinizden, belki ucundan kenarından Fetullah Gülen ile efradına değdiğinden çekinceniz olabilir. Ya