Kayıtlar

Ekim 25, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bu fotoğraf hayal oldu! / Feyzi Hepşenkal

Resim
    Faydası tartışılırdı, belki alışkanlıktı ama her yıl muntazaman grip aşısı olurdum. Ne zamana kadar? Şu ana kadar. Oysa bu yoklukta, cebimde 72.64 TL de var. Neye yarar? Grip aşısı olamıyorum. Eh, yaşım 64. Yirmi yıldır tansiyon ilacı kullanıyorum. Yani riskse mesele, o da var. “Yok” diyorlar: “Sana grip aşısı yok!”   * * *   Mesele ben değilim elbette. Çok daha ciddi durumlar var.   Mesela, canımız ciğerimiz, İzmirli hemşehrimiz Berna Laçin diyor ki: -       Annem (73) kronik akciğer hastası, pandemi sürecinde 2 defa zatürre geçirdi (zatürre aşıları var) ve koah hastası; babam (75) kalp hastası ameliyatlı ve stentleri var. E-Nabız’a göre risk grubunda değiller, grip aşısına gerek yok. Babam soruyor şimdi; Nneden aylarca bizi eve tıktınız?   Prof. Bengi Başer yazıyor: -       Hastam erkek, kalp yetersizliği, kalp damar hastalığı, kronik akciğer hastalığı, inme öyküsü var ve 77 yaşında. Ama influenza açısından 1. öncelikli risk gurubunda

Umudumuzu öldürenler… / Feyzi Hepşenkal

Resim
    Bazıları gibi aldatılmadım, kandırılmadım. Boş lafa hiç inanmadım. Naif iyimserlerden asla olmadım. Hele ki, “yetmez ama evet” safsatası ve benzeri saçmalıklara hep kulağımı tıkadım. Şu an ne yaşanıyorsa, hepsinin olacağı 18 yıl öncesinden belliydi bana göre. Dolayısıyla olan biten hiçbir şey şaşırtmıyor beni. Sadece üzmeye devam ediyor. Üzülmek neyse de, asıl fenası umutsuzluk. 18 yıllık dert ve tasanın, huzura ve refaha evrilmesini sağlayacak demokratik irade ufukta yoksa… Umut yoksa, nasıl yaşanır? Ve Dostoyevski’nin dün aktardığım “Hiç insan öldürmediği halde bir katilden daha cani insanlar gördüm, umudumuzu öldürenleri gördüm” cümlesi aklıma düştükçe ha bire, öfke ekleniyor üzüntü ve umutsuzluğumun üzerine!   * * *   İstanbul Ekonomi Araştırma’nın ekim ayına ait Türkiye Raporu’ndaki ankette, “Sizce muhalefet partilerine mensup siyasetçiler arasında en iyi muhalefeti kim yapıyor?” diye sormuşlar. İYİ Partili’lerin yüzde 71’i “Meral Akşener” dem

Umutsuz ve üzgünüm / Feyzi Hepşenkal

Resim
  Mustafa Sönmez’in dediğini okuyorum:   ·          Şehir Hastanelerini işleten firmalara (yarısı Rönesans) 8 ayda5.2 milyar ödendi. Bu bilginin kaynağı, karartılıyor. Belki Eylül’ü de öğrenirsiniz. Sonrası AKP gibi karanlık.   Çağın adı, bilgi çağı. Bilgi yoksa, ne sen kalırsın, ne ben, ne de memleket!   * * *   Emre Özpeynirci’nin yazdığını okuyorum:   ·          TOGG'un yerli otomobilin bataryası için Çinli Farasis'i seçmesiyle birlikte son durum şöyle; -       Elektrikli motor: Alman Bosch -       Batarya: Çinli Farasis -       Araç entegrasyonu (aktarma organları) : Alman EDAG -       Şasi sistemleri: İngiliz Mira -       Tasarım: İtalyan Pininfarina   Ne kaldı bize? 4 tekerlek ile 1 direksiyon. “Yerli ve milli” otomobil ile hayırlı yolculuklar herkese! Laf cambazlığı yapmak yerine, şöyle bir şey üretseydik keşke. 16 km hıza çıkan, 7 km menzili olan, Avrupa’da satış fiyatı 1.750 Euro olarak hesaplanan, Nisan’dan beri Japonya’da

Bekir abi.. / Feyzi Hepşenkal

Resim
    Anarken seni, ne kadar geriye gideceğimi bilemedim Bekir abi. Bazen Bursa’da birlikte olmuştuk, Cavit Çağlar’ın Kurşunlu’daki evinde, Süleyman Demirel’in yasaklı döneminde. Bazen bir savaşın sıcağında Malatya’da, Diyarbakır’da, bir sınır karakolunun sahra hamamında… Ama en çok, sen Sabah’ın Ankara Temsilcisi iken, odanda yaptığımız sohbetler, benim için söylediklerin, verdiğin el gülümsüyor gönlümün sultanı olan anılarda.   * * *   Hiç tanımazken seni, bir yazının nasıl da bu denli etkili ve lezzetli olabileceğine akıl erdiremezdim. Sonra anladım. Marifet, ışıldayan zekandaydı. Mesele, korkusuz yüreğindeydi. Ve işin sırrı, bükülmeyen bileğinde, onur duyarak sıkılacak elindeydi.   * * *   Yazmıştın ya…   “Yüz nakli yaptığını okudum gazetelerde, başarılı diyorlar… Yüz var mı?.. Yüz?.. Hani şöyle yalan söylediğinde biraz olsun kızaran… Bu kadar suçu günahı olup da insan önüne çıkamayan?.. Utanan yüz?...”   Ve şöyle demiştin sonra:

Hal-î pür melâl… / Feyzi Hepşenkal

Resim
  Dolu gibi yağıyor haberler, hem de her tanesi cevizden büyük, kafa yaran cinsten.   ·       Belçika, son 24 saat içerisinde 10.964 yeni koronavirüs vakası ve 33 yeni ölüm bildirdi. Bu salgın ba ş lang ı c ı ndan bu yana bildirilen en y ü ksek g ü nl ü k vaka say ı s ı oldu. ·          İtalya, son 24 saat içerisinde 11.709 yeni koronavirüs vakası ve 69 yeni ölüm bildirdi. Bu salgın başlangıcından bu yana görülen en yüksek günlük vaka sayısı oldu. ·          Almanya Robert Koch Ensitüsü, son 24 saatte 7.830 yeni koronavirüs vakası ve 25 yeni ölüm bildirdi. Bu salgın ba ş lang ı c ı ndan bu yana g ö rülen en yüksek günlük vaka sayısı oldu. ·          Hollanda, son 24 saat içerisinde 8.114 yeni koronavirüs vakası ve 29 yeni ölüm bildirdi. Bu salgın ba ş lang ı c ı ndan bu yana g ö r ü len en y ü ksek g ü nl ü k vaka say ı s ı oldu. ·          Polonya, son 24 saat içerisinde 7.705 koronavirüs vakası ve 138 yeni ölüm bildirdi. Bu salgın ba ş lang ı c ı ndan bu yana bildiril

Pusudaki tehlike 2 / Feyzi Hepşenkal

Resim
    Johns Hopkins Üniversitesi’nde yapılan araştırmanın sonuçları, belki COVİD-19’dan büyük bir tehlikenin pusuda olduğunu yansıtıyor.   ABD’de Covid-19’a yakalanma korkusundan; Rutin muayeneler yüzde 50, Tansiyon takibi yüzde 50, Kolesterol takibi yüzde 37, İlaç takibi yüzde 26, azalmış.   “Pusudaki tehlike” sözcükleri bir çağrışım yaratabilir sizde. “Buna benzer bir şey yazmıştın” diyebilirsiniz muhtemelen. Doğru. Yazmıştım, 19 Ağustos 2020 tarihinde. “Geçtiğimiz Mart ayından beri, yani 5 aydır kronik hastalıklarıyla boğuşan insanların büyük bölümü tetkik ve kontrollerini doğru düzgün yaptırmıyor, yaptıramıyor” demiş ve eklemiştim: “Sinsice ilerleyen hastalıklarından habersiz kim bilir kaç kişi, normal koşullarda çok önceden teşhis edilebilecek dertlerin başlarına ne iş çıkaracağını henüz bilmiyor.”   * * *     Başlık ise aynen öyleydi zaten; pusudaki tehlike. İki ay sonra diyebilirim ki: Tehlike giderek büyüyor. Çünkü insanlar en basit a