Kayıtlar

Mart 7, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hedef Ankara ve İstanbul / Feyzi Hepşenkal

Resim
Yalova belediye başkanlığı da gitti mi, gitti. Nasıl gitti? “Ham hum şarolop” ile gitti. O ne derseniz, ne derseniz o işte! Önce HDP’li başkanları götürdüler, elsiz ayaksız. Baktılar fazla gürültü yok. Aynı operasyonu İzmir’in Urla’sında yaptılar. İşi “terör örgütü üyeliğine” bağlayıp, kaymakamı “kayyum” atadılar. Bu bir yol. Muhalif belediye başkanlarını ucundan azıcık da olsa bir örgüte bağlayabildiklerinde veya o bağı varmış gibi gösterebildiklerinde, hepsinin siyaseten infazı kaçınılmaz. Çünkü yolu açtılar ve hep dedikleri gibi: “Durmak yok, yola devam.” * * * İşin fenası, onlarda yol çok. Biri olmazsa, öteki. Eğer belediye meclislerinde çoğunluk belediye başkanından yana değilse –tıpkı Yalova’da olduğu gibi- yandı gülüm keten helva. Sen bahane iste. Hemen bulurlar bir tane. Adına “görevi kötüye kullanma” derler, “yolsuzluk” derler, derler de derler. İstediğin kadar “naif” ol, imzayı nereye attığına iyi bakmamışsan, nafile! Kemalpaş

Tarihten ders alın / Feyzi Hepşenkal

Resim
Tarih boyunca kendilerini güçlü, çok güçlü, en güçlü sananlar, zorbalıklarına karşı çıkanlara neler neler yapmadı. Kimi henüz taşlar bile cilalanmamışken, baltayla insanların kafasını patlattı. Kimi muhaliflerini aslanlara parçalattı. Kimi giyotinle kafa kopardı. Kimi tehlikeli gördüklerini gemilere doldurup, sürgüne yolladı. Kimi darağacına salıncak kurmuşcasına, sergilediği vahşetten zevk aldı. Kimi şehir büyüklüğünde hapishaneler inşa etti, önüne geleni içeri attı. Yaptı da ne oldu, attı da ne oldu; sonunda bu dünya onlara mı kaldı?                  * * * Yapmayın. Baskıyı, tehdidi, zulmü bırakın. Üzmeyin halkı, sınırları zorlamayın. Bazılarımızı ziyan, bazılarımızı zebil edip, insanların canını daha fazla acıtmayın. Yapmayın. Tarihten ders alın! A3HABER

Reis’in rektörleri / Feyzi Hepşenkal

Resim
Cumhurbaşkanı’nın son atama kararlarında, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Musa Kazım Arıcan’ın Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü olduğu da vardı. Gerçi Prof. Arıcan, örnekse Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Edibe Sözen ile Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Nükhet Hotar’a benzemiyor. Onlar gibi AKP’de hem milletvekilliği, hem genel başkan yardımcılığı yapmadı. Prof. Arıcan, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Cevdet Erdöl gibi AKP’de milletvekili olmadı ve yine Erdöl gibi, bir başka eski AKP milletvekili olan Prof. Kemalettin Aydın’ı alıp, yanına Rektör Yardımcısı yapmadı. (Şimdilik!) Önceden AKP milletvekilliği yapmadığından, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Rektörü ve eski Urfa Milletvekili Mazhar Bağlı… Veya Ege Üniversitesi Rektörü ve eski Edirne Milletvekili Prof. Necdet Budak… Ya da Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü ve eski Kütahya Milletvekili Prof. Vural Kavuncu… Van Yüzüncüyıl Üniv

Ey özgürlük… Neredesin? / Feyzi Hepşenkal

Resim
Haberi okumadıysanız, şimdi okuyun: “Merkezi Washington’da bulunan ve demokrasi, insan hakları ve siyasi özgürlüklerin teşvik edilmesini amaçlayan düşünce kuruluşu Freedom House (Özgürlük Evi) ‘Dünyada Özgürlükler 2020’ raporunu açıkladı.” Ve bilin ki: “Türkiye son 10 yılda dünya genelinde özgürlüklerin en çok gerilediği ikinci ülke oldu. 10 yılda 31 puan gerileyen Türkiye’nin önündeyse 32 puan kayıpla Orta Afrika ülkesi Burundi yer aldı.” Ne demeli? Ne söylemeli?? * * * Okulda defterime Sırama ağaçlara Yazarım adını Okunmuş yapraklara Bembeyaz sayfalara Yazarım adını Yaldızlı imgelere Toplara tüfeklere Kralların tacına En güzel gecelere Günün ak ekmeğine Yazarım adını Tarlalara ve ufka Kuşların kanadına Gölgede değirmene yazarım Uyanmış patikaya Serilip giden yola Hınca hınç meydanlara adını Ey özgürlük! * * * İster şarkı söyleyin umutla. İster ağıt yakın kaybedilen yıllara. Ama sonunda, haykırın mutlaka: Bir sözün coşku

Virüsün üniforması yok / Feyzi Hepşenkal

Resim
Gözüm iki haritanın üzerinde. Biri dünyayı gösteriyor, öteki Suriye’yi. Bu saatten sonra strateji veya tıp uzmanı olacak halim yok ama yine de, neyin, nerede, nasıl geliştiğini/gelişeceğini anlamaya, kavramaya çalışıyorum. Önce Suriye… Herkesin dediği şu: “Serakib, Suriye'nin kuzeyini başkent Şam'a ve kıyı kenti Lazkiye'yi de ülkenin en büyük ikinci kenti Halep'e bağlayan M5 ve M4 karayollarının kesiştiği noktada olması nedeniyle askeri açıdan büyük önem taşıyor.” Ve Serakib, yine rejim güçleri ile Rusya’nın denetiminde. İdlib ile Serakib arası, kuş uçumu 18 km. sadece… Yani her şeyin olup bittiği/biteceği yer, o bölgede konuşlanmış askerlerimizin dibinde. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Görev düşsün, silahımı alır cepheye koşarım, nasip olursa şehit olurum” dedi ya bugün; hal böyleyken boşuna görev emri beklemesin, silahını alıp doğru İdlip’e gitsin! Ya da Perşembe günü Erdoğan ile Putin’in yapacağı görüşmeden aklın egemen olacağı bir son

İki film birden! / Feyzi Hepşenkal

Resim
Üst üste iki gece, iki film izledim. Seçimlerin bilinçli bir tercih değildi. Öyle denk geldi. Fakat nur içinde yatsın, Levent Kırca’nın dediği gibi: Tam yerine denk geldi! Altın Küre’de hem en iyi film, hem de en iyi yönetmen ödüllerini alan; Oscar’da ise umduğunu pek bulamayan 1917, bir savaş filmi. Birinci Dünya Savaşı sırasında iki genç erin, bin 600 İngiliz askerini Almanya'nın kurduğu tuzaktan haberdar etmek için bir cepheden bir cepheye çıktıkları kısa ama insanı tepeden tırnağa saran ve sarsan yolculuğun nefes kesen hikayesi. Bu öyle bir hikaye ki, Schofield ve Blake’in attıkları her adımda, savaşın dehşetini onlarla birlikte izleyenler de yaşıyor. Bence 1917, bir “savaş simülasyonu” aynı zamanda. Keşke mümkün olsa da, ülkeleri yönetenlere savaş kararı vermeden önce, bu filmi izlemeleri şart koşulsa! 1917 ve Offical Secrets izlenmeli İkinci film Resmi Sırlar (Official Secrets) da çok farklı açıdan çekilmiş bir savaş filmi bir bakıma. İngiliz İ

Hayat size güzel / Feyzi Hepşenkal

Resim
Karşısındaki topluluk her şeye hazır. Ağlasa, hüngür hüngür ağlayacaklar anında. Fakat gülüyor. O gülünce, onlar da gülüyor katıla katıla. Adanmışlık, böyle bir şey. Ve aslında rahat yaşamak için, iyi de bir şey! * * * Düşünmene gerek yok. Üzülmene gerek yok. “Yarın ne olacak” diye endişelenmene gerek yok. Senin yerine, hepsini yapan biri var nasıl olsa. Sadece onu dikkatle izlemen, “leb demeden leblebiyi anlaman” yetiyor. O da zor bir şey değil. Üç beş defadan sonra, alışkanlık kazanıyor olmalı insan. Beyin, yürek, mide, dalak ne varsa; otomatiğe bağlanıyor. Sen yeter ki, işin ötesini berisini düşünme. Gerisi kolay! A3HABER