Aşı niyetine: Sløborn / Feyzi Hepşenkal
Tam
da pandemi döneminde, Alman ZDF kanalında yayınlanmış Sløborn dizisini
izliyorum.. Almanya-Danimarka-Polonya ortak yapımı olan dizi, COVİD 19’un
esamesi yokken yazılmış ve çekilmiş.
Kehanet
falan değil.
Her
an kıyamet habercisi gibi peşimize salınan, tıpkı bizim korona gibi bir virüs,
dünyayı teslim alıyor yine.
Başrolde
virüs olsa da, bir dramaya özgü bütün unsurlar var işin içinde.
İlginç
bir ayrıntı da, senaristler arasında 1976 yılında İstanbul’da doğan ve uzun
zamandır Almanya’da yaşayan Erol Yeşilkaya’nın bulunması.
Kanal
yöneticileri dizinin insanları olumsuz etkileyeceğinden korkmuş ve yayından
kaldırmayı bile düşünmüş bir ara. Devam etmişler ama… Bence iyi yapmışlar.
* * *
Çünkü
korkmak iyidir böyle zamanlarda.
TRT
bir kahramanlık göstererek Sløborn’u alsa, yayınlasa ve ahaliyi şöyle iyice
korkutsa; belki de sonuçta aşıyı bulmuş kadar faydalı bir iş yapmış olur.
Büyük
ihtimal, kimse maske takmadan adım atmaz dışarı.
Aksi
halde başına ne geleceğini, gece izlemiştir ekranda!
* * *
Birkaç
gün kısa kısa şehir turu yaptım.
Gözlemim
şu…
Maske
takanların sayısında birkaç ay öncesine göre “biraz” artış var.
Var
da, hiç takmayanlar ile yarım yamalak takanlar yine kol geziyor cadde ve
sokaklarda.
Ve
yine denetim namına zerre kadar hareket göremedim ortalıkta.
Memleketi
ve şehirleri yönetenlerde laf çok.
Numune
niyetine poz verenler de çok.
Fakat
sıra icraata gelince, meydanda kimse yok!
* * *
KESİN
BİLGİ:
Temenni
ve uyarı işe yaramıyor.
Sorumsuzluk,
saygısızlık almış başını gidiyor; insan hayatı, maskelerin ipinde
sallandırılıyor!
Maske
mesafe kuralını, başta, baştakiler yerle bir ediyor ve dolayısıyla denetim
yapmaya cesaretleri olmuyor.
O
zaman son çare ne?
* * *
İsrail,
pandemi sürecinin başından beri hızlı davranan ülkelerden biri.
Nitekim
Cuma gününden itibaren üç hafta süreyle ülke genelinde karantina uygulama karar
almışlar.
Türkiye’de
ise yumurta çoktan kapıya dayandı.
Fakat
her zaman olduğu gibi, ille de kırılması bekleniyor!
Hele
bir kırılsın, ondan sonra artık üç hafta mı, haftada üç gün mü; karantinalı
günler bizi de bekler…
Yorumlar
Yorum Gönder