Kayıtlar

Aralık 3, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Torbadaki tavşanı yediler

Resim
Torbadaki tavşanı yediler Öyle bir hikaye ki bu, ister roman yaz hakkında, ister dizi film çevir. Bakın şimdi. “DİJİTAL HİZMET VERGİSİ İLE BAZI KANUNLARDA VE 375 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN” adıyla (kısaca torba yasa bilinir) bir teklif getirildi Meclis’e. Lafın başında dijital mijital deniyorsa da, şeytanın bile aklına gelmeyecek şeyler vardı içinde. Sihirbazın şapkası gibi, torbadan ne çıkarsa şansına yani. Son torbadaki tavşanlardan biri de, “6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun geçici 8 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan ‘31/12/2019’ ibaresinin ‘30/6/2022’ şeklinde değiştirilmesi” idi. Bunu öylesine okuyan ne anlar? Hiç. Oysa “termik santral bacalarına filitre takılması zorunluluğunun 2.5 yıl uzatılmasını” sağlıyordu torbadaki tavşan! İmzacı AKP milletvekilleri Kanun teklifinin altında ise imzacı milletvekillerinin upuzun listesi var. Hepsi AKP’li… Sivas Milletvekili Mehmet Habib Soluk ve Kah

Kara noktaya çuvaldız yakışır!

Resim
Kara noktaya çuvaldız yakışır! Tansiyon düşmüyor İzmir’de. Zorlu Konak projesi üzerine konan nokta büyümeye ve kararmaya devam ediyor. Acaba ne var işin içinde? Çare yok. Çuvaldızı aldım elime. Batırdım kara noktanın üzerine. Yetmedi, bastırdım iyice. “Çıkabilecek ne varsa çıksın” diye… Sokak feda olsun parsele! Bilinir ki, nazım planlar parsel ölçeğinde yapılamaz, bir parsele ayrıcalık getirilemez. Yapıldı ama… Malum parselde, malum gökdelenin yapılmasına imkan veren parsel ölçeğindeki nazım plan değişikliği; İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’ne geldi, geçti. Mimarlar ve Şehir Plancıları odaları “olmaz böyle şey” dedi. Açılan dava sonucunda mahkeme, nazım plan değişikliğini iptal etti. Normal koşullarda “biz yanlış yapmışız” denir, uygulama geri çekilir değil mi? Hayır. Öyle olmadı. İzmir Büyükşehir Belediyesi bu kez Alsancak’ın, hatta bütün Konak’ın nazım imar planını yaptı ve Meclis’te onaylattı. Elbette malum parsele “ayrıcalık tanıya

Melih Gökçek nasıl “kaza” geldi?!

Resim
Melih Gökçek nasıl “kaza” geldi?! İnsanın işi gücü, meşgalesi, hobisi olmazsa ne yapar? Sağa sola sarar, uğraşacak karıştıracak yer arar. Misal… Melih Gökçek. Kim üfürdüyse artık, anında gaza gelmiş yine. O bildik, pabuç gibi karakaterleri peş peşe sıralayıp, “ele geçirdiği” video ile beraber anında postalamış: “SİZCE CANAN KAFTANCIOĞLU, EKREM İMAMOĞLU’NUN ŞARAP İÇTİĞİ BU ŞAKAFATLI SOFRAYI NİÇİN SOSYAL MEDYAYA SIZDIRDI? YORUMLARINIZI ALALIM 😉” Binali Yıldırım da yemiş… Gökçek’in “şatafatlı” yerine “şakafatlı” yazmasını, kendince “mal bulmuş” olmasının heyecanına verip; olayın aslına astarına gelelim. Gazeteci Deniz Zeyrek işin bu faslını, şöyle tvitledi Melih Gökçek’e: “Sevgili Başkan, yemeği 1 grup Kars/Ardahanlı organize ettik. Her yıl kaz sezonu açılışında yapıyoruz. Geçen yıllarda Sayın Binali Yıldırım ve Ahmet Arslan’ın katılımıyla Ankara’da da yapmıştık. Kazlar Kars’tan bizim köyden geldi. Amacımız Kars’ın ve muhteşem kazın tanıtımıd

“Manevi bağ” önemli!

Resim
“Manevi bağ” önemli!        Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni Cezayir Büyükelçisi Mahinur Özdemir Göktaş, 1982 yılında Belçika’da doğmuş, Belçika’da büyümüş, Belçika’da okumuş, ne yaptıysa Belçika’da yapmış biri… Hatta 2009 yılında Brüksel Milletvekili bile seçildi. O zaman “Türkiye’deki başörtüsü tartışmaları hakkında ne düşündüğünü” sormuşlar kendisine, demiş ki: “Türkiye’nin içişleriyle ilgili konuşmak istemiyorum. Sonuçta Türkiye’ye manevî bir bağım var ama ben Brüksel milletvekiliyim, Brüksellileri temsil ediyorum.” İlginç değil mi? Türkiye ile arasında sadece manevi bağ olan Mahinur hanım, büyükelçilik gibi fazlasıyla maddi bir konuma evriliverdi! Olayın “manevi” yönünü biraz irdelemek gerekiyor. Çünkü Mahinur Özdemir Göktaş’ın, Cumhurbaşkanı ve AK Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “manevi kızı’”olarak bilindiği defalarca yazılıp, çizildi. Taraflar tanımlanmadan rahatsız olmamış olacak ki, ne bir yalanlama, ne bir düzeltme geldi. Keşke Mahinur Özdemir i

İzmir ayakta, ya başkanlar?

Resim
İzmir ayakta, ya başkanlar? TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu’nun “kent suçu” olarak nitelediği 72 noktadan biri  de, Zorlu Konak gökdeleni üzerinde duruyor. Ve o nokta bugünlerde giderek büyüyor, büyüdükçe de kararıyor! Çünkü Konak Belediyesi, proje aleyhine açılan dava sürmesine karşın inşaat ruhsatını verdi, firma da mevcut binaların yıkımına girişti. Kapı gibi şerh İzmir’de yoğun itiraz var gelinen noktaya. TMMOB’nun şerhi de zaten ortada: “Nazım İmar Planı, kentin 15-20 yıl içerisinde alacağı formu belirler. Bu nitelik gereği, İzmir Büyükşehir Belediyesince hazırlanan İzmir kentsel Bölge Nazım İmar Planı’ndan bağımsız olarak, kamu yararı ve şehircilik esasları gözetilmeksizin parsel bazında hazırlanan dava konusu Nazım İmar Planı değişikliği, şehircilik esasları ve planlama ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Ayrıca İzmir Büyükşehir Belediyesince hazırlanan ve çok katlı yapılaşmaları bünyesinde toplamayı amaçlayan Yeni Kent Merkezi İmar Planları ile de çeliş

Tercih, kadın sözcülerden yana

Resim
Tercih, kadın sözcülerden yana “Bir kurul, topluluk veya kişi adına söz söyleme, onun düşünce ve davranışlarını savunma yetkisi olan kimse” her kim ise “sözcü” deniyor ona. Dünyada adı en çok bilinen sözcü, Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı Bilgi ve Basın Dairesi direktörü ve sözcüsü Mariya Vladimirovna Zaharova olmalı. Hem 10 Aralık 2015’ten beri aynı görevi sürdürmesi, hem Rusya gibi büyük bir ülke adına söz söylemesi, hem de renkli bir kişiliğe sahip olması; öteki sözcülere göre avantajı. Bakar mısınız… Dünyada Zaharova gibi başka bir sözcü var mı? Bizim de Kalın’ımız var! Gerçi bizim Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da fena sayılmaz. O da Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı oluğundan beri sözcülük yapıyor ve dans etmese bile türkü söylüyor, saz çalıyor. Onunki de az marifet değil yani! İsmi kulağımıza aşina Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, AKP Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Sözcüsü Faik Öztrak ve son dönemde sözcüler arasında katı

“Yılın Kişisi” Hong Kong’lu eylemciler olur

Resim
“Yılın Kişisi” Hong Kong’lu eylemciler olur TIME Dergisi’nin, 1927 yılından bu yana düzenlediği “Yılın Kişisi” adayları açıklandığında iktidar medyası hop oturup, hop kalktı. Skandal, rezalet, ihanet sözcükleri havada uçuştu. Neymiş, efendim? Suriyeli Kürtler nasıl olur da aday gösterilirmiymiş… Hele Recep Tayyip Erdoğan da adaylardan biri iken! Keyif onların. Kimi aday yapacaklarını sana mı soracaklardı efendi? Şaşkınlar aday listesinin farkında değil anlaşılan. Kendi başkanları Trump’ı da, onu azil sürecine sürükleyen kimliği meçhul ihbarcıyı aday göstermişler örnekse. Yetmemiş. Trump’ın Kongre’deki belalısı Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi de, 2020 seçimindeki muhtemel rakiplerinden Bernard 'Bernie' Sanders de aday. Renkli adaylar Liste çok renkli. Sadece Suriyeli Kürtler değil, mülteciler, iklim aktivistleri, Hong Kong eylemcileri aday gösterilen gruplar arasında. Keanu Reeves gibi sinema sanatçıları, Taylor Swift gibi şarkı

Haluk Bilginer bu kez “şahsiyet” sözcüğüne hayat verdi

Resim
Haluk Bilginer bu kez  “şahsiyet”  sözcüğüne hayat verdi İzmir’in kızları güzeldir. Ama erkekleri de iyidir. Örnekse… Haluk Bilginer. 47. Uluslararası Emmy Ödülleri’nde en iyi erkek oyuncu ödülünü almasaydı da, o bizim için çok değerliydi ve hep öyle kalacaktı. Hürriyet’in son dönemde işine son verdiği gazetecilerden Çınar Oskay, 31 Ocak 2018’de Haluk Bilginer ile yaptığı söyleşiye “Bir araştırma hatırlıyorum. İnsanın en mutlu yaşı 63 çıkmıştı. Doğru mu?” diye başlamıştı. Bilginer de şöyle yanıtlamıştı: “Öyle mi? Ben 63 buçuğum! Ve bence doğru.” Gelecek parlak olmak zorunda Ve bugün ben de, 31 Ocak 2018’te Haluk Bilginer’in olduğu yaştayım tamı tamına. Katılıyorum ona. Tıpkı şu sözleri gibi: “Akıl ve vicdandan sığınacak başka hiçbir şeyimiz yok. Benim vicdanım bana yetiyor. Yetmeyenler düşünsün! Keşke dünyayı kadınlar yönetiyor ya da dünyanın çoğunluğu kadınlardan oluşuyor olsaydı... Korku çok insani bir duygudur. Korkmayan aptaldır zaten.