Kayıtlar

Nisan 5, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Why high one why / Feyzi Hepşenkal

Resim
Gafletin dibine vuran öyle şapşalca şeyler oluyor, öyle aptalca şeyler yazılıyor, öyle dangalakça şeyler söyleniyor ki; her biri birer kahır abidesi. İçim şişiyor. Öfkem kabarıyor. “Why high one why” diyesim geliyor! Hele bu zamanda olmaz ki bütün bunlar, yazılmaz, söylenmez ki; birazcık insaf be ehli beşer. * * * Her ne kadar günler anlamını yitirdiyse de, adını bile unutmaya yüz tuttuysak hatta hatırlatayım, bugün Pazar. Boş lafı, iyice boşlamak gereken bir gün yani. Onun için minnetle, hasretle andığım bir insana, Fikret Kızılok’a, 1993 yılında yazdığı şarkıya kulak verdim bugün. Ve siz de veresiniz istedim. Belki iyi gelir. Come on everybody We gonna sing all together tonight About depression, imitation, implation, depolititation All together. Don’t worry. Come on now Adidasla tekkelere gidersin Baklavayla whiskyleri içersin Nescafeyle falımıza bakarsın Bu can sana kurban olsun Benetton’dan eşofmanı giyersin Jogging yapıp

Test sayısı da muamma! / Feyzi Hepşenkal

Resim
Salgını kontrol altına almak için, önce durumu tespit etmek gerekiyor. Onun da yolu, test yapmaktan geçiyor. Türkiye yolun neresinde peki? Sağlık Bakanı test sayısını her gün açıklıyor. 3 Nisan’daki son rakam, 141 bin 716’di. Nüfusumuz ise an itibarı ile 84.225.627. Hemen altımızda 83 milyon 796 bin kişi ile Almanya var. Önce oraya bakalım öyleyse… Almanya 918 bin 460 test yapmış 29 Mart tarihli veriye göre. Bizden 7 misli fazla neredeyse! Diğer yanda 1 milyar 376 milyon nüfuslu Hindistan’ın düne kadar 69 bin test yapması, kimine biraz moral verse de; buna “züğürt tesellisi” demek, daha doğru olur herhalde! * * * Neyse… Benim kafamı asıl karıştıran mesele “test sayısı” kavramının içeriğinde gizli. Zira biliniyor ki, bir kişiye bir kez test yapmakla iş bitmiyor. Hele ilk test pozitif çıkmışsa, ikinci, üçüncü defa ve belki daha çok sayıda test yapılıyor aynı kişiye. İlk testi negatif çıkanlara da yeni testler yapıldığı oluyor herhalde. O zama

Biz bize nasıl yeteriz? / Feyzi Hepşenkal

Resim
Hiç kuşkum yok, biz bize yeteriz. Türkiye büyük ülke. Yeter ki, doğru olan yapılsın, yanlışlardan uzak durulsun. Cumhurbaşkanı’nın başlattığı kampanya doğrudur mesela. İmkanı olan her kurum ve kişi, parasının gerçekten derde deva olacağına inandığı her yerdeki, her biçimdeki kampanyaya destek vermelidir. Fakat “bizbizeyeteriz.gov.tr” adıyla açılan internet sitesinde yayınlanan “bağışçı listesi” düşündürdü beni. Merkez Bankası, Ziraat Bankası, Halk Bankası, Ziraat Bankası listenin en tepesine oturunca; olayın bütün samimiyeti uçup, gitmiş sanki. Neticede onların sahibi zaten halk değil mi? Halkın parasını halka vermenin adı ne zamandan beri “bağış” oldu, bilemedim! Ayrıca holdingler, odalar, namlı zenginler için kampanyaya gerek yok ki! Cumhurbaşkanı adına açılan bir telefonla istenen bağış zaten tıpış tıpış gelmez mi? Listede beni en çok etkileyen bağışı, Şenol Güneş yapmış. Helal olsun. * * * Evet, biz bize yeteriz. Çünkü insanımız büyük çoğun

Durdurun şu ihaleleri / Feyzi Hepşenkal

Resim
Dünya şekli ile müsemma paldır küldür yuvarlanıyor. Dert büyük, hayat zor. İnsanı salgından korumak, hastalığı atlatıp yaşatmak için para lazım. İnsanın karnını doyurması, yaşaması için ise daha çok para lazım. Dolayısıyla parayı en doğru biçimde kullanmak, hiç bu kadar şart olmamıştı. Paranın savrulduğu yerlerin başında “kamu kurum ve kuruluşlarının yaptığı ihaleler” gelir çoğu kez. Bazı kurumlar “acil, önemli, gerekli olmayan ihaleleri” iptal ettiğini açıkladı. Yetmez. “Hepsi” denmeli, denebilmeli. Ya durum, öyle mi? Bakalım... * * * ·          Uşak Belediyesi 24 Nisan’da zemin kat + asma kattan oluşan, 825 m2’lik düğün salonu için ihaleye çıkmış. ·          Jandarma Ve Sahil Güvenlik Akademisi aynı tarihte, 3700 adet kitap taşıma çantası ihalesi düzenliyor. ·          Ziraat Bankası Elazığ Palu’da 957 m2 yeni bina yapım işinin ihalesini 21 Nisan’da yapıyor. ·          Yine 21 Nisan’da, TUBİTAK “14'üncü Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projel

İyi ki, herkes Zekiye değil! / Feyzi Hepşenkal

Resim
Zehir saçıyor, kin ve nefret sözcükleri dökülüyor ağzından. “İzmir’deki dinsiz, imansız… Anladık gavursunuz, tamam ama gavur olunur da bu kadar mı namussuz gavur olunur? Bu kadar mı haysiyetsiz gavur olunur?” diyor, zerre kadar sakınmadan, utanmadan. Aynı zamanda pervasız ve küstah ve de insan canına düşman: “İnşallah sizi korona vurur da biz de kurtuluruz…” Normal koşullarda “bir söze bakarım, söz mü diye; bir de söyleyene bakarım, insan mı diye” düşünür; Zekiye Çomaklı adlı bu şahsı, son nefesine kadar kabir azabı çekmesi dileği ile kaderine terk ederdim. Olmadı, oğlunun Anadolu Üniversitesi’ne “her nasılsa” rektör yapılmış biri olduğunu görünce, edemedim. O üniversite ki, gerçek bir profesör olan Yılmaz Büyükerşen sayesinde şaha kalkmış, gurur vermişti herkese. İşte bu nedenle ana oğulun gelmişini, geçmişini biraz eşeledim. * * * Zekiye Çomaklı’nın Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası’ndaki bir toplantıda söylediklerini buldum önce. Bakın “kadınlar hakkınd

Soğanı yemeğe doğrayın! / Feyzi Hepşenkal

Resim
Virüs kadar zararlıdır yalan yanlış haberler. Aldatılmanın, kandırılmanın, enayi yerine konmanın yarattığı eziklik neyse de; asıl o haberlere bakıp hayatına yön verdi mi insan… Mesela soğanı kesip salonun orta yerine, yatağın başucuna koyup; virüsün kendisinden uzak duracağını sandı mı, yandı. Koranası dahil, ne kadar virüs, bakteri varsa sarar her yanını… Bereket Atakan Foça öncülüğünde kurulan “teyit.org” diye, yalan yanlış haberlerin peşine düşen bir grup iyi insan var artık. Onlar, palavra düşmanı. Örnekse, şu soğan yalanı… Teyit.org’tan Emre Saklıca araştırmış: “Kesilmemiş soğanın virüs çektiği varsayımı, bilimsel dayanaktan yoksun. Öykünün yalnız Türkiye’de yaygın olmadığı anlaşılabiliyor. Benzer ifadelerle bezeli bir hikaye, Taiwan Fact Checking Center tarafından da ele alınmış. Tek farkı ise o iddianın grip salgını ve 40 milyon kişinin öldüğü vurgusu üzerine kurulu olması. İddia kronik enfeksiyon hastalıklarıyla mücadele eden isimlerden Huang Shize ve Yado

Memleket kimlere emanet? / Feyzi Hepşenkal

Resim
TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, sanırım “ciddiye alınması” gereken bir kurul. Başkanı Ordu Milletvekili Şenel Yediyıldız da öyle. Öyleyse kulak verelim kendisine, sadece 24 gün önce, 5 Mart’ta söylediklerine : “Kovid-19, Mart ayının 15'inden sonra tamamen ortadan kaybolur ve hayat normale döner, diye düşünüyorum. Türkiye veya dünyanın başka yerlerinde virüsün gündemden kalkacağı görünüyor. Bundan sonra inşallah tekrar ortaya çıkmaz.” An itibarıyla dünyadaki vaka sayısı 668 bini, can kaybı 31 bini geçmişse; Türkiye’deki tablo herkesin malumu ise durup düşünmek ve “TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı, AKP Ordu Milletvekili, Göğüs Cerrahisi uzmanı, Doktor Şenel Yediyıldız’ın” öngörüsünü sorgulamak gerekiyor. * * * Kendisi de, başkanı olduğu komisyon da, iktidar erkinin önemli bir parçası zira. Karar veren onlar. Memleketi yöneten onlar. Eh. Hal böyle olunca, kim bilir kimler Şenel Yediyıldız’ı ve söyledik