Kayıtlar

Aralık 19, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Urla’da demokrasi deneyi / Feyzi Hepşenkal

Resim
Askeri darbe dönemlerinde, garnizon komutanlarını belediye başkanı yaparlardı, kayyum niyetine. Yaşanan dönemde ise valiler, vali yardımcıları, kaymakamlar getiriliyor; anlı şanlı bu göreve! Bereket Urla Kaymakamı Önder Can, kayyumluk konusunda kıdemli, tecrübeli biri. 2016 yılının Eylül ayında Van Vali Yardımcısı görevindeyken, Van’ın Merkez İlçesi olan İpekyolu Belediyesi’ne de kayyum olarak atanmış. Fakat nedense (!) Urla Kaymakamlığı’nın internet sitesindeki özgeçmişinde, bu önemli bilgi yer almıyor. İpekyolu’ndan bir örnek Sayın Urla Kaymakamı’nın, Sayın Van Vali Yardımcısı iken, Sayın İpekyolu Belediye Kayyumluğu döneminde neler yaptığını öğrenmek için Google’ı biraz karıştırdım. O kadar karıştırdım ki, Google bir ara çöktü! O zamana dair haberler pek iç açıcı değil maalesef. Örnekse: “Van’ın Merkez İpekyolu Belediyesi’ne kayyum olarak atanan Vali Yardımcısı Önder Can, belediyede sözleşmeli olarak çalışan işçilerin ücretlerini kesti. Ücretl

Urla’da şaşkınlık yok, konuşulan yeni başkan! / Feyzi Hepşenkal

Resim
Urla sadece İzmir’in değil, Türkiye’nin gözde cazibe merkezlerinin başında geliyor. Özellikle son yıllarda İstanbul’dan çok kişinin Urla’ya yerleştiği, ev aldığı, villa yaptırdığı (tıpkı Erdoğan Ailesi gibi) kimsenin meçhulü değil. Eh, gözde olan yerin üzerinde “göz” olur! Kimi göz koyar. Kimi göze gelir! Açılan kapı, kapanan dernek “FETÖ ile bağlantıları olduğu” suçlamasıyla tutuklanan Belediye Başkanı Burak Oğuz hakkındaki yargı sürecine ilişkin haberleri okuyorsunuz. Onun için ben daha farklı açılardan bakmaya ve soruşturmaya çalıştımı… * * * Burak Oğuz zor ve sorunlu bir ergenlik ve de gençlik dönemi yaşamış. Erkek kardeşi bir gölette boğularak hayatını kaybetmiş, annesi ile babası ayrılmış, babasıyla uzun süre küs kalmış. Anlatılır ki; Annesi, babasından ayrıldıktan sonra yeni bir evlilik yapmış. Evlendiği kişi ve onun babası, cemaat vb. yapılara yakınmış. Üvey babası ve üvey dedesi geleceğini etkilemiş bir ölçüde. Gülen Hareketi ile bu dö

Havalimanından 39 milyon Euro uçtu / Feyzi Hepşenkal

Resim
Uluslararası Şeffaflık Derneği, Kütahya Zafer Havalimanı’nın 30 Kasım 2019 tarihi itibarı ile karnesini çıkardı. Hani derler ya… Vaziyet ayna, çal çal oyna! Durum ondan da, akla gelebilecek her türlü benzetme ve yakıştırmadan da berbat. Durum feci. Durum rezalet. Havalimanı 2012’de hizmete girdi. O yıl iç ve dış hatlar toplamında 85 bin yolcu garanti edilmiş. Gerçekleşen sayı, sadece 1.522 olmuş. Bunu üzerine Eyvah ya… Eyvah! 2012’de kazık “geliyorum” dedi… Yine de üzülmeyin fazla. Bu sayı sembolik. Girecek kazığın habercisi yalnızca. Tablo burada. Bakın yıl yıl. Bakın tek tek. Baktınız her yerde, durum, kafanızı duvara vurun. Eyvah ya… Eyvah! İÇTAŞ’ın Zafer’i Son durumu gördünüz değil mi? Ezcümle, Zafer Havalimanı için Hazine'den işletmeci firmaya ilk 7 yılda 39.158.804 Euro tazminat ödendi. Yolcu sayısı, garantinin yüzde 96 altında kaldı. İddia edildiği gibi yatırımın maliyeti 50 milyon Euro ise gerçekten (

Kanal İstanbul kaç keçi eder? / Feyzi Hepşenkal

Resim
Recep Tayyip Erdoğan, Kanal İstanbul için fazlasıyla kararlı görünüyor. “Yap-işlet-devret ile müşteri bulduk bulduk, aksi takdirde biz burayı milli bütçemiz ile yapacağız” diyor. Demezler mi insana: “Paran çoksa, sen önce İstanbul’u bekleyen büyük depreme hazırlan.” Diyen çok. Dinleyen yok! Kaç musibet gerekli? İtirazlar, eleştiriler, uyarılar sadece harcanacak parayla sınırlı değil. Kanal İstanbul’un bizatihi kendisi, beklenen depremin tetikleyicisi ve yaratacağı tahribatın büyümesinin sebebi olabilir. Doğanın dengesini bozmanın nelere yol açtığını yaşanan her musibet sonrasında görüyor, yaşıyoruz oysa. Ne yazık. Bir musibet, bin nasihatın yerini almıyor, alamıyor bizim için. İlla ki, bin musibetin birden tepemize çökmesini bekliyoruz! Sadece bulgur değil, ev de gidebilir Ne desek acaba “Kanal İstanbul” için: Prestij Projesi mi, Rant Projesi mi? Bunlar hakkında söylenecek çok şey var. Yarın, ertesi gün, daha sonraki gün, nasıl olsa söy

Süleyman Yağız yazdı / KAMU BANKALARINI GÖREV ZARARINDAN ECEVİT KURTARDI

Resim
KAMU BANKALARINI GÖREV  ZARARINDAN ECEVİT KURTARDI AKP Lideri Erdoğan zaman zaman kamu bankalarının görev zararlarından söz ediyor. Bunun en büyük sorumlusu olarak da AKP’den önceki iktidarı, yâni merhum Bülent Ecevit’in başbakanlığındaki üç buçuk yıllık DSP-MHP-ANAP Koalisyonu’nu gösteriyor. *** Örneğin, Başbakan iken, 24 Haziran 2014 Salı günü partisinin TBMM Grubu’nda yaptığı konuşmada, o zaman ittifak içinde olmadığı, sürekli çatıştığı; üçlü koalisyonun liderlerinden Devlet Bahçeli'yi şöyle suçlamıştı: "Görev zararı adı altında bu ülkede sıkıntıların en önemli sebebi siz oldunuz. Ziraat Bankası’nı batırdınız, Halk Bankası’nı batırdınız, Vakıfbank’ı kapatılır hâle getirdiniz.” *** Tayyip Bey o zaman BAŞBAKAN'dı... Şimdi ise kendisine BAŞKAN denilmesini isteyen bir CUMHURBAŞKANI... Aynı iddiasını sürdürdü ama hedefinde bu kez Bahçeli yoktu... Koalisyonun adını, "GEÇMİŞTE" diyerek geçiştirdi... Ziraat Bankası'nın zarar eden Simi