Kayıtlar

Eylül 8, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Günlük / 8 Eylül Salı

Resim
  Kuşadası’nda düzenlenen Altın Güvercin yarışmasındaki bu iç içe, dip dibe görüntünün, çok eleştirilen AKP’li milletvekilinin düğünündeki manzaradan ne farkı var? İsmet Paşa’nın başucundaki yazı Hüseyin Ezer, parti gazetesinde (Ulus) çalıştığı için fotoğrafı yayınlayamıyor. O gün Hüseyin Ezer'le birlikte Pembe Köşk'e ve ardından Ulus gazetesine giden Mete Akyol, fotoğrafı Hüseyin Ezer'den alışını, Milliyet'te yayınlayışını ve ardından yaşanan gelişmeleri anlatıyor...  (Defne Başustaoğlu paylaşımı) Offff.. Damat Albayrak: “Her alanda yükselişimizi sürdürüyoruz” diyen damat Albayrak bir yanda… “Yangınlarda zarar gören ağaçlar, mangal kömürü olarak ekonomiye kazandırılacak” gibi müthiş fikirlerle ortaya atılan AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ diğer yanda. Ne kadro ama…

Kriz yoksa ne var? / Feyzi Hepşenkal

Resim
    Hak, hukuk, adalet, özgürlük, demokrasi… Hatta şu pandemi kabusunda insan hayatını hiçe sayan popülist kararlar… Ve dahası, önüne gelenle dalaşmayı dış politikada başarı sayan tavırlar… Hepsini geçtim bir kalemde. Asıl mesele yokluk. Derdin büyüğü yoksulluk. İşsiz yığınlar zaten aç. Üç kuruş para kazanabilenler ise açlık sınırında.   * * *   Tablo “ayna gibi” ortada. ·          “1 saatlik asgari ücretle kaç gram et alınıyor?” sorusunun yanıtı aşağıda: Almanya: 940 gr İngiltere: 780 gr İsveç: 770 gr Belçika: 750 gr İspanya: 650 gr Fransa: 610 gr Yunanistan: 540 gr İtalya: 520 gr Polonya: 420 gr Macaristan: 410 gr Türkiye: 180 gr   * * *   ·          Ya 1 saatlik çalışmanın sonunda 180 gram ete mahkum edilenlerin oranı ne memlekette ve o oran nasıl öteki ülkelerde? Türkiye        :%43,0 Slovenya      :%19,1 Romanya      :%15,7 Polonya        :%11,7 Bulgaristan     :%8,8 Fransa          :%8.4 Yunanistan     :%7,7 İngi

İmam yaparsa, cemaat?! / Feyzi Hepşenkal

Resim
Tam “bıktım” diyorum, akla ziyan bir haber görüyorum. Bıkkınlık hissi, anında öfkeye dönüşüyor. Her seferinde “kimin ne hali varsa görsün” diyorum. Her yeni saçmalık, sorumsuzluk ve daha beterleri “kimilerini yerden yere vurma” isteği yaratıyor. Nereye varacak bu işin sonu? Bilmiyorum. Bilenenler ise yeni bilinmezlikler peydahlıyor sürekli.   ·          Acil serviste çalışan bir doktor: Ülkemizdeki tanı konmuş covid-19 hastalarının %11isağlık çalışanı ve en az %11i de bu pozitif sağlık çalışanlarının yakınları. Şimdi soruyorum size maske takmamaya, gönül rahatlığıyla sağda solda eğlenmeye devam mı? Ya da bu konular açıldığında aldıkları maaşı konuşmaya devam mı?   ·          İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek: "Sürekli tanıdıklarımızdan entübasyon haberleri alıyoruz. Hekim arkadaşların vefat haberleri geliyor. Kliniklerden Covid çıkan hasta var ne yapalım diye sorular geliyor. Çember daralıyor."     ·          Saadet Par

Ülkem “fazla” renkli / Feyzi Hepşenkal

Resim
  Ülkemiz “fazlasıyla renkli” olmaya başladı son zamanlarda. Nedir mesela? Bir cumhurbaşkanı, halkın kafasına nerede çay paketi atar Türkiye’den başka? Eh, o zaman da biri yazar duvara: ·          “Kafasına isabet eden çay paketi nedeniyle beyin kanaması geçiren vatandaşa Gazilik unvanı verilerek maaş bağlandı!”   Kimi de “ulemadan” Nurettin Yıldız’ın şu sözlerini anımsatır, durumu kanırtırcasına: ·          “Kahve gibi çay gibi içecekler, bunlar şehvet uyandırıcı şeylerdir…”   * * *   Sayın Cumhurbaşkanı, Adli Yıl açılışında dedi ya: -       Erdoğan: İfade hürriyetinin bir parçası olan eleştiri ve haber verme hakkının mevzuatımızda daha güçlü bir temele sahip olmasını sağladık.   Bu sözler duyulur duyulmaz bir soru atıldı ortaya: -       Sayın Recep Tayyip Erdoğan varken, Zaytung’a ne ihtiyaç var?   * * *   Fakat en dikkate değer olanı, üstat Mahfi Eğilmez’in “Bazı arkadaşlar ‘sorular 50 yılda hiç değişmedi’ diyorlar” dedikten sonraki, şu sözler

B-A-Ş-A-R-I-S-I-Z-S-I-N-I-Z / Feyzi Hepşenkal

Resim
    Kayseri Valisi Şehmus Günaydın’ın aktaracağım sözleri, müthiş bir roman konusu olur. Dahası, harika bir film olur ve hatta iyi çevrilirse, Oscar’a bile aday olur. Vali Bey demiş ki: “Kayseri'de düğünler yasak olduğu için maalesef bazı düğün sahipleri düğün yapmak için Nevşehir'e gidiyor. Taşımalı düğün yapıyorlar. Bununla ilgili ihbarlar geldi.” Her türlü tuhaflığa, abukluğa, saçma sapan işlere şerbetliyim ama çalgılı çengili düğünün yasak olduğu bir ilden, serbest olduğu başka bir ile göç edilmesi karşısında şaşkınım. Fakat benim şaşkınlığım, ülkeyi yönetenler için mazeret olamaz. Onlar bu işin böyle olduğunu, olacağını öngörüp; günler evvelinden şu kararı almaya mecburdular: “81 il valiliğine ‘Kovid-19 Tedbirleri’ konulu ek genelge gönderdi. 4 Eylül’den itibaren ülke genelinde köy düğünü, sünnet, kına gecesi ve nişan etkinlikleri kısıtlandı.”   * * *   Olmadı. Gene olmadı.   “İş işten geçmeden” davranmalıydınız. “Ateş bacayı sarmadan” hareket

Vali beyleri ziyaret ettim / Feyzi Hepşenkal

Resim
Fırsat bulduğumda, vali ve belediye başkanlarının sosyal medya hesaplarını izlemeye çalışıyor, haberleri olmadan kendilerini ziyaret ediyorum. Ne yapmışlar, ne demişler, kendilerini kimler ziyaret etmiş; hepsine bakıyor, memleketin durumunu, yerelin nabzına bakarak anlamaya çalışıyorum. Arada hoş veya ilginç ya da manidar sürprizler de çıkmıyor değil. Onlar da yeni hobimin minik ikramiyeleri oluyor. Mesela İzmir Valiliği’nin “Balçova Termal Turizm ve Otelcilik Ticaret Anonim Şirketi” ile “İzmir Su Oyunları Termal Turizm Otelcilik Ticaret Anonim Şirketi” genel kurulları toplanmış geçen hafta. Sebebini tahmin etmek zor değil. Bu şirketlerin yönetim kurulu başkanlığını “şart mı bilmem” İzmir valileri yapıyor. Önceki vali Erol Ayyıldız Eskişehir’e atanıp, yerine Yavuz Selim Köşger gelince, genel kurulların acilen toplanıp, yeni başkanı seçmesi gerekiyordu.   * * *   KİT’lere ve BİT’lere yapılan yönetim kurulu atamalarını, kimin kaç para aldığını nasıl merak ediyorsa