Feyzi Hepşenkal

Nevşehir’in belediye başkanı… Yapma! Soyadı kanununun 21 Haziran 1934’te kabulünden sonra Atatürk’ün “Gazi M. Kemal” olan imzasını, “K. Atatürk” diye değiştirdiğini herkes bilir. Bilmezden gelenler ise dün Nevşehir Belediyesi’nin yaptığını yapar. Ölüm gününde Atatürk’ü ismiyle değil, cismiyle de yok sayar; tipik bir “kraldan fazla kralcı” tavrıyla, yerine Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafını koyar! Şaşkınlar. İşgüzarlıkları ile sadece Atatürk’e değil, yaşayan bir insanın görselini, bir ölüm yıldönümünde kullanarak; genel başkanlarına da saygısızlık (!) yapmışlar. İLANEN YASAK! Nevşehir Belediye Başkanı Rasim Arı’nın ilk vukuatı değil bu. İstanbul’da seçimin tekrarlanması sürecindeki “akla ziyan” açıklaması, unutulmuş olamaz: "Milletimizin milli ve manevi değerleriyle sorun yaşayan, yeri geldiğinde terör örgütü propagandası yapan 15 Temmuz hain gecesinde ortalara çıkamamış, Berkinleri her durumda anıp da Yasinleri Erenleri asla anmayan, gezide çapulcul

Ailesini yok eden baba, Erdoğan’a hayranmış Antalya'da eşi ve çocuklarını da intiharına ortak eden Selim Şimşek'in Twitter sayfasını gördüğümde, şaşırdım açıkçası. Hem ekonomik çaresizlik yüzünden, akıl almaz bir faciaya sürükleneceksin; hem o facianın yollarına taş döşeyenlere methiye düzeceksin. Bunu önce sosyal medyada paylaştım iki satırla… Tepkileri okuyunca içime sinmedi, biraz daha fazlasını yazmak istedim. Zira yaşanan, fazlasıyla trajik bir çelişkiydi. 2014 YILINDAKİ BÜYÜK COŞKU Selim Şimşek, özellikle 2014 yılında Recep Tayyip Erdoğan’a olan hayranlığını ifade ederken coştukça, coşmuş: “Başbakanları asan darbeci alçaklara hayatı DAR EDİŞİNDEN dolayı; Recep Tayyip ERDOĞAN’ı Sevdim…” “Bir avuç mutlu vede putlu azınlıkla değil, Halkla iç içe OLUŞUNDAN dolayı; Recep Tayyip ERDOĞAN’ı Sevdim…” “Tebareke suresini İÇTEN OKUYUŞUNDAN dolayı; Recep Tayyip ERDOĞAN’ı Sevdim…” “Allah’a SECDE EDİŞİNDEN dolayı; Recep Tayyip ERDOĞAN’ı Sevdim…” “Erg

İntihar mektubunu da Trump’a mı vereceğiz? Türkiye Psikiyatri Derneği yazımın sonunda aktardığım açıklamayı yaptığında ne İstanbul’daki 4 kardeşin, ne de Antalya’da ikisi çocuk 4 kişilik ailenin toplu intiharları ülkeyi sarsmamıştı. Peş peşe yaşanan iki olay, öylesine dramatik ve sıradışı unsurlar taşıyor ki, psikiyatri uzmanlarının önerilerine ne kadar özen gösterirsek gösterelim; bir yerde sınırları aşmamız kaçınılmaz. Olmaz böyle şey. Her güne, yeni bir kabus ile uyanılmaz. AKLIMIZ DA, YÜREĞİMİZ DE İSYANDA Ülkeyi yönetenlerden ne beklenir bu durumda? “Anlıyoruz size…” “Acınızı paylaşıyoruz…” “Sorunun farkındayız…” demeleri mi? İstemez. Böyle demesinler zaten. Boş lafa karnımız tok. Fakat o cümleciklerin içerdiği hassiyet içinde yaklaşsınlar olan, bitene. En azından saygı göstersinler ölenlere. Hele ki, dalga geçmesinler kimseyle! 21 İCRA DOSYASI Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a, Fatih'te ölü bulunan 4 kardeşi soruyorlar.