Kayıtlar

Eylül, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Pandemik curcuna / Feyzi Hepşenkal

Resim
  Memleketin her yanında kimi katıksız trajik, kimi trajikomik olaylar yaşanıyor. “Ağlanacak halimize gülmek” için, bunlardan ikincisine örnek olacak bazı vak’alar aktaracağım bugün. Misal, AKP Kocaeli Milletvekili Cemil Yaman oğluna şaşaalı bir düğün yapmış ve arş-ı alâya yükselen tepkiler yüzünden Dilovası Kaymakamlığı sayın vekile para cezası kesmişti ya… Meğerse düğüne Kocaeli Valisi Serdar Yavuz’un yanı sıra Dilovası Kaymakamı Mustafa Asım Alkan’ın da katılmış. Kaymakam beyin yerinde olsam, bir ceza Vali’ye, bir ceza da kendime keserdim!   * * *   İçişleri Bakanlığı genelgesi ile HES kodu almadan kamu kurumlarına girmek artık yasak. Bir tanıdığım, su parasını ödemek için İZSU’ya gitmiş. Kapıda “hani kodun” demişler. Herkesin telefonu akıllı değil. “Yok” demiş mecburen. Bereket görevli vicdanlı çıkmış. Parayı almış, faturayı yatırmış!   * * *   İstanbul’dan, akla ziyan, iki olay… Kendilerine müdahale eden zabıtaları, “Koronayım, yaklaşmayın, tükürürüm”

Yaz dostum… / Feyzi Hepşenkal

Resim
    İktidar “salgında aman ne başarılıyız” konulu kitap yazdırmış, millete dağıtacakmış. Yaz dostum. Başarılı olan uygulamaları, çalışmaları elbette yaz. Başarıda payı, emeği olanlara şükran hislerimizi tekrar ifade etmek için yaz. Fakat “demedi” deme. “Her şey iyi, her şey güzel, her şey mükemmel” dersen, kimse inanmaz.   * * *   Yine de merakla bekliyorum tabii, “nasıl başarılı olduğumuzu” okumak için! İlk aylarda piyasada bulunamayan maskeleri de, 5 maskeyi dağıtamayışlarını da anlatacaklar mı? Ahaliye maske takmayı zorunlu hale getirmek için ateşin bacayı sarmasına izin vermelerinin sebebini de, koydukları yasağı canı isteyenin takmamasını da izah edecekler mi acaba? Meraktayım. Meydanlarda, salonlarda cümbür cemaat toplaşıp, virüse at koşturma fırsatı vermeler de; kitabın konu başlıkları arasında yer alacak mı?   * * *   Bak dostum. Bilmiyor olmana imkan ve ihtimal veremem ama yaşanan kaosun da, kabusun da dibinde bunlar var aslında. Başar

İyi iş, doğru proje / Feyzi Hepşenkal

Resim
Okumanızı öneriyorum. İnsan için, şehir için, geçmiş için, gelecek için…   ·           Ölülerimize olan bağlılığımız, yalnızca kendilerine karşı vefa borcumuz değildir; onlarla kurduğumuz ilişki, aynı zamanda uygarlığımızın göstergesidir. Nitekim “uygarlık, ölülere saygıyla başlar” der Giuseppe Garino ve mezar kavramının doğuşu araştırmacılar tarafından insanlık eşiğini geçmenin önkoşulu olarak kabul edilir. ·          Ölülerimiz “yer”i yuva, toprağı vatan kılar bizim için. Şehrin tarihi mezarlıklarının tarihidir, mezarlık olmaksızın şehir kurulamaz. ·          Günümüzün metropol yaşamı yalnızca hızı temposuyla değil, aynı zamanda bireyi eğlenceye ve tüketime teşvik eden, yaşamın anlık mutluluklarını yücelten ve bu suretle ölümlülüğünü unutturmaya çalışan yapısıyla da ölüleri yaşayanların dünyasından uzaklaştırıyor, yalnızlaştırıyor. ·          Bugün kendilerini yutan şehirlerin içinde kalan en merkezi konumdaki mezarlıklar bile yaşamın dışındadır. Ölülerimiz, asla gerçek

AKP YARGISI RAKİPSİZ / Süleyman Yağız yazdı...

Resim
Bazı yorumcular, "Yargı hiçbir zaman bağımsız ve özgür olmadı" gibi ifadeler kullanıyor. Bu da AKP yargısının, hukuku hiçe sayan kararlarının normal karşılanmasına sebep oluyor. Oysa, yargı, Demokrat Parti dönemi hariç hiç bu kadar iktidar bağımlısı olmadı.   ***   Bir tek örnek vereyim: Süleyman Demirel, bu ülkede en uzun süreli başbakanlık yapanlardan biridir. Üstüne cumhurbaşkanlığı da yaptı. Bu süreler içinde yeğeni Yahya Demirel hayali ihracattan hapse düştü. Yanlış anımsamıyorsam yatması gereken kadar da hapis yattı. Fakat o dönemlerin Başbakanı-Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yargı üzerinde etkisini, baskısını hiç duymadık.   ***   Perde arkasında bir şeyler oldu mu, bilmiyoruz. Olduysa neler olduğunu da bilmiyoruz. Ama, diyelim ki, bir; Demirel, yeğenini kurtarmak için yargıya baskı yaptı ama sonuç alamadı. İki; baskı yapmaya hiç yanaşmadı veya yanaşamadı... Yâni, şöyle ya da böyle yargıya baskı söz konusu olmadı. İki durum da o d

KISKANDIM / Feyzi Hepşenkal

Resim
Hayatı film olacak bir insandı Ruth Bader Ginsburg. Zaten çoktan oldu. “On The Basis Of Sex”, Türkiye’deki adıyla “Eşitlik Savaşçısı” filminde onu İngiliz oyuncu Felicity Jones canlandırdı. Jones’a sormuşlar: -       RBG 1956 yılında Harvard Hukuk fakültesindeki 500 erkeğin içindeki 9 kadından biri kendisi. Hayatı boyunca cinsiyet ayrımı üzerinde mücadele eden bir isim. Onu yaptıklarını filmden önce de biliyorsunuzdur ama filmle birlikte sizin bakış açınızı değiştiren bir şey oldu mu? Yanıtı, Ginburg’un yaşamını ve mücadelesini de özetler nitelikte: -       Çekimler sırasında ve öncesinde kulaklığımda tüm zamanımı onun konuşmaları dinleyerek geçirdim. Onun gibi düşünüp, hareket edebilmek istedim. Kamuya açık ve özel alanlarda nüansları fark etmeye başladım. Obsesif bir durum. Ruth savaşını erkek egemen bir dünyada verdi ve bu onu her anlamda etkiledi; duruşunu, sesini. O gerçek bir devrimci. Onun yetenekleri yasaları parça parça değiştirdi. Vaka vaka olayları ele alıp zam

Korku ve cesaret / Feyzi Hepşenkal

Resim
    Akla ziyan ve ağıza yakışmayan hakaret, suçlama ve saldırılarla resmen ve alenen hedef gösterilen Türk Tabipleri Birliği; doğru bildiğini yapmaya, cesaretle devam ediyor. Son olarak 7-14 Eylül dönemine ilişkin “Aile Hekimliğinde Pandemi Süreci” anket sonuçlarını açıkladılar. Öncelikle dikkatimi çeken şu var. Isparta, Çankırı, Kırıkkale, Kırşehir, Aksaray, Sinop, Karaman, Niğde, Yozgat, Amasya, Malatya, Erzincan, Kilis, Tunceli, Şırnak, Kars, Ardahan, Hakkari illerinden hiçbir aile hekimi anket çalışmasına katılmamış. Hemen fark ediliyor ki, hepsi küçük iller. Yani… Baskının daha yoğun hissedildiği yerler! Kolay değil. Korkan, korkutulan insanları anlamak gerekiyor. Hele bu devirde!   * * *   Ve netice… TTB Aile Hekimliği Kolu, anket sonuçlarını 5 madde ile değerlendirmiş: 1-    Aile hekimlerinin izledikleri vaka ve temaslı sayılarının İstanbul ili dışında artmış olduğu, genel olarak salgının hız kazandığı ağırlıklı görüş olarak bildirilmiştir. 2-

Umman, Çin’i geçti! / Feyzi Hepşenkal

Resim
    “Vaka sayısı neredeyse 214 bini geçti. Virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 8 bin 732. Corona virüsün en çok görüldüğü ülke 81 bin vaka ile Çin. Çin'de yeni vaka bildirimi sayısında son günlerde düşüş görülürken, Avrupa'da hastalık oldukça hızlı yaylıyor. Çin'i 37 bin 713 vaka ile İtalya takip ediyor. Listede İran'ın ardından ise 3 Avrupa ülkesi, İspanya, Almanya ve Fransa yer alıyor. Fransa'da toplam vaka sayısı 9 bini geçti.” Haberler böyleydi, tam altı ay önce, 18 Mart günü. Ve bugün. Vaka sayısı 30 milyonu geçti. Hayatını kaybedenler ise hızla 1 milyon sınırına yaklaşıyor.   * * *   Altı ay önce vaka ve ölüm sayısında ilk sıralardaki ülkelerinde başkaları var çoktandır. ABD birinciliği bırakmaya niyetli değil. 7 milyonu aşan vaka, 200 bini geçen can kaybı ile COVİD-19’un da dünya lideri. Hindistan 5 milyondan fazla vakayla ikinci sırada. Sonra Rusya, Peru, Kolombiya, Meksika, Güney Afrika, İspanya, Arjantin, Şili, İra

Göz göre göre ölüm / Feyzi Hepşenkal

Resim
    Türkiye’nin her yerinde, her an olan/olabilecek olaylardan biriydi ama bizzat tanık olmanın hüznü ve öfkesiyle Facebook sayfamda yazmıştım hemen.     “SAH İ PS İ Z FOÇA Foça Mersinaki Caddesi’ne üzerinde veya yakınında ya ş ayanlar, her an bir kazaya tanık olmaya hazırdılar. Çünkü Hükümet Kona ğ ı’ndan Komando Okulu’na kadar olan yol boyunda ne bir trafik lambası vardır veya en azından ne de yanıp sönen bir ı ş ık. Araçlar basıp geçerler, basıp geçerler. Yaya geçidinden yürümeniz de bir anlam ta ş ımaz, üzerinizden geçerler. Bir saat önce de öyle oldu. Vatanda ş a çarpan araç, onu yolun di ğ er tarafına savurdu. Foto ğ rafı görüyorsunuz. Toplanan insanlar bakınıyor sa ğ a sola. Polisi bekliyorlar, ambulansı bekliyorlar, bir hayatın kurtarılmasını bekliyorlar. Polis 20 dakika sonra geldi. Ambulans 40 dakika sonra… Sıkı durun ş imdi. Foça, İ zmir’in bir ilçesi. Fakat tek ambulans varmı ş . (Ambulans ş oförüne sordum, öyle dedi.) İ zmir’e bir ha