Hintli yasakladı, biz sattık! / Feyzi Hepşenkal




Kapalı rejimler, baskıcı yönetimleriyle sadece ülkelerine ve insanlara eza cefa çektirmiyor.
Onlar, dünyanın da başına dert.
Çin’de başlayan koronavirüs salgını, eğer ilk andan itibaren bilinseydi; olayın ciddiyetine uygun önlemler daha hızlı ve etkili şekilde alınsaydı, belki de tehlike bu denli büyümezdi.
Mecburum “belki” demeye.
Çünkü çok şey “sır”, hemen her şey “muamma” kapalı rejimlerde.
Haberlere göre:
“Salgını dünyaya ilk duyuran gazetecilerden Fang Bin, Vuhan Hastanesi önünde çektiği videoda en az 8 ceset torbası olduğunu söylemişti. Bin, internette tanınır hale gelmesini sağlayan 40 dakikalık bu videoyu yayınladıktan sonra 2 haftadan kısa bir süre içinde ortadan kayboldu ve yaklaşık 15 gündür nerede olduğu bilinmiyor.Krizi anlatan bir diğer bağımsız gazeteci Chen Qiushi de günler önce kayıplara karıştı.”
Bu haberler de belki doğru, belki yanlış!

İran’da kabus ve kaos

Alın işte İran.
Rejim tarafından yapılan açıklamalara bakarsanız, endişeye mahal yok!
Oysa can tatlı.
Ateş düşünce ocağa, çıkan yangın karanlığı yırtıyor.
Rejimin kapalı kapıları tekme ile yıkılıyor.
Nitekim Kum Milletvekili Ahmet Emirabadi sadece bu şehirde enfekte olup hayatını kaybeden sayısının 50 kişiye yükseldiğini belirtti. Şehrin karantina altına alınmasını istedi.
Ona İran Sağlık Bakanı Yardımcısı İrec Herirçi yanıt verdi, “Yabancı medyaların koronavirüs hakkında verdiği haberler yalan, Kum'da 50 kişi değil, yarısı, hatta ¼’ü bile doğru olursa istifa ederim” dedi.
Bunun üzerine milletvekili Emirabadi resti çekti:
“Ölenlerin listesi bende mevcuttur ve listeyi Sağlık Bakanının yardımcısına vermişimdir. Şimdi kendisinin istifa etmesini beklemeliyiz.”

Hindistan’da muamma

Ben asıl Hindistan’dan tedirginim.
Oradaki rejim de pek açık sayılmaz.
Üstelik Çin’e komşu ve dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi.
Baktım, ettim…
Kaç vaka belirlendi, ölüm var mı, gibi, gibi sorulara yanıt olacak, tatmin edici haberler görmedim.
Şöyle bir haber var ama…
“Hindistan yönetimi, koronavirüs (2019-nCoV) salgını sonrası, maske ve koruyucu kıyafet gibi kişisel korunma ekipmanlarının ihraç edilmesini yasakladı.”
Bu da bize kapak olsun!

Maske var mı maske?!

Olsun çünkü yukarıdaki haberle (Ocak ayının son günü) aynı saatlerde paylaşılan diğer bir habere göre:
“Kayseri'de maske üretimi yapan firmanın sahibi Harun Durak, Çin'e virüsün ortaya çıkmasından bugüne kadar çeşitli tiplerde 1 milyonun üzerinde maske ihraç ettiklerini söyledi.”
Şubat ayında akıllandık mı peki?
Şu haber ise sadece 2 gün önce yayınlanmış:
“Doğa HSE Group Yönetim Kurulu Başkanı Sertaç Güven, firma olarak ürettikleri tüm maskeleri Çin’e ihraç ettiklerini söyledi.”
Cevap “HAYIR” yani…
Ya piyasada maske bulunuyor mu?
Yine bir habere göre:
“N95 gibi filtreli maskelerin ise bir hafta öncesine kadar fiyatları 5-7-10 liraydı ancak şimdi 30-40 liralar konuşuluyor çünkü ürün yok.”

* * *

Şimdi dua etme zamanı.
Koronavirüs mutlaka Türkiye’den uzak durmalı.
Yoksa ne olur halimiz?

A3HABER

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zilli adıyla çıkan biranın sonucu: #EfesBoykot

1 fotoğraf 1az bilgi / Filiz Akın, Ayhan Işık, Vahi Öz, Öztürk Serengil KADIN BERBERİ

Adres: @AkpCocuklari / Feyzi Hepşenkal