Kayıtlar

Şubat 2, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Medyanın bitmesine, siyasetin tükenmesine… Urla ve Çeşme son örnek / Feyzi Hepşenkal

Resim
Eskiden olsa yer yerinden oynardı. Gazeteler Çeşme’nin de, Urla’nın da altını üstüne getirir; kimin, hangi hesap içinde olduğunu bulmak için ellerinden geleni yapardı. Eskiden biz böyle yapardık. Urla’ya gidecek araç bulamazsak, Yeni Asır’ın sahibi Dinç Bilgin geçerdi direksiyona. Gaza basar, kelle koltukta, göz açıp kapayana dek varırdık Urla’ya. Ne günlerdi… Ne güzel günlerdi. Mesela Serdaroğlu olsaydı… Haksızlık yapmayayım. Eskiden siyasi partiler de, siyasetçiler de bir başkaydı. Rıfat Serdaroğlu mesela. Siyasi yaşamının en parıltılı dönemini, DYP İzmir İl Başkanı iken yaşadı bence. Şimdi olsa, Serdaroğlu postu Çeşme ile Urla’ya öyle bir sererdi ki, jiletle kazıyamazdınız onu oradan. Ateşten topları boyuna fırlatırdı iktidarın kucağına. Yakardı ortalığı. Tutuştururdu paçaları. Nerede şimdi onun gibi il başkanları? Mahir Polat’a bir soru Bugün ise hani “ayıp olmasın” türünden bir iki açıklama ile geçiştiriliyor yaşanan olaylar. Göt

Kim bu Albassam? / Feyzi Hepşenkal

Resim
Çeşme’yi, Alaçatı’yı pasta dilimi gibi bölüp bölüp parçalayan bir yığın çizim, grafik, plan, proje nasıl oldu da   “cart” diye çıktı, gizli eller tarafından servis edildi ortaya? Kamulaştırma kararı duyulalı dün bir, bugün iki… Hangi arada hazırlandı bütün bunlar? Cumhurbaşkanı Erdoğan veya devletin başka muhterem zatları mı böyle bir sipariş verdi aylar, yıllar öncesinden? Yoksa Suudi’lere vahiy mi indi ya da istihareye mi yattılar da olacakları bildiler çok önceden? Albassam’ın yerli işbirlikçileri kim, kimler? Hop dedik hanımlar, beyler… Neler oluyor? Nedir bu telaş, bu heyecan? Ve en önemlisi kimdir bu Albassam? 5 yıl önce gelmişler, sonrası hiç Baktım. 2015 yılının Nisan ayında gelmiş birileri Türkiye’ye. Epey bi esmişler, gürlemişler. O günkü haberlere göre, “Suudi Arabistan merkezli Albassam Group CEO'su Ziad Albassam, Albassam Group ve Sumou Holding'in Türkiye'de gayrimenkul yatırımı yapmak için Suudi Arabistan'da 2 milyar

Debelenmeyin, korkutamazsınız / Feyzi Hepşenkal

Resim
Her türlü pisliği, iğrençliği yapmakta kendini özgür, hatta dokunulmaz sayanlar; düşman saydıkları insanlara zarar vermek için fırsat kolluyorlar. Şimdi Berna Laçin’i hedefe koydular. Vur Allah vur. Canını acıtmaları yetmiyor. İlle de canını alacaklar! Neden? Elazığ’daki deprem kabusunun ardından paylaştığı ikişer satırlık, iki mesajı için. Ne demiş Berna? İşte ilki: İşte ikincisi: Halkı savunmak suç mu? Ne var ki bunlarda? Kızılay Başkanı’nın yemeyip, içmeyip ilk iş para istemesi sizin de içinize sinmiş olamaz. Asıl yaygarayı ikinci mesaj için koparıyorlar. Hayretsiniz be. Dehşetsiniz be. Berna Laçin’in felaketi yaşayan insanların hakkını koruduğunu anlamaktan dahi yoksunsunuz be. Yoksa anladınız da, halkı korumaya çalışanların çabası mı işinize gelmiyor ne? Kötülük en iyi bildikleri iş Üç gündür evire çevire aynı hikayeyi tekrarlayıp, Berna Laçin’e yaptıkları kötülük yetmezmiş gibi, çalıştığı firmayı korkutmak için te

Hedef, “yeni Çeşme” mi? / Feyzi Hepşenkal

Resim
Bazı yerler vardır, adı anılınca gözler büyür, faltaşı gibi açılır. Ağızlar sulanır, iştahla şapırdanmaya başlar. Eller kaşınır, parmaklar o malum hareketle oynar. Napolyon’un “para para para” deyişi gelir akla hemen, TL’den US Dollar’a her cinsi zihinlerde kırk takla atar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzası ile gündeme oturunca Çeşme Alaçatı ile Urla Zeytineli, of of of, yine kaşıntı tuttu çok kişiyi. Hayal veya kabus değil yaşanan, en gerçeğinden taptaze, koskocaman, tam 551 parçalık bir pasta. Kurdun puslu havada avını izlemesine benzer biçimde, hazır malın usta avcıları da pusmuş bekliyor. Hey babam hey, kime hangi dilim düşecek acaba? Parsel parsel Alaçatı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün “parsel sorgu” sistemine girip, (bir günde belli sayıda sorgulamaya izin verildiğinden) iki gün boyunca “acele kamulaştırma” hükmü verilen yerlere baktım. Yüzlerce m2’den binlerce m2’ye kadar farklı büyüklükte tarla, zeytinlik, arsa hedef alınmış. Açıkça gördüğüm, Ala

AKP tipi bürokrasi / Feyzi Hepşenkal

Resim
1972 yılında Kütahya’da doğmuş. Süleyman Demirel Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’ni bitimiş. 2003-2005 yıllarında Kütahya İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nde Şube Müdürü, 2011-2016 arasında Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nde Daire Başkanı olmuş. AKP tipi bürokratlara örnek olacak bir tip olan Mustafa Altuğ Atalay, şimdinin Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü. Hızlı ve istikrarlı (!) yükselişinin ardında, verdiği “ara gazların” da etkisi var muhtemelen. Örnekse 2014 yerel seçiminde AKP’den Kütahya Belediye Başkanlığı için, 2018’de de milletvekili olmak için “aday adayı” olması gibi. Gaz biraz fazla gelmiş olmalı ki, Cumhurbaşkanı tarafından birkaç gün önce Et ve Süt Kurumu Yönetim Kurulu üyesi de yapıldı Mustafa Altuğ Atalay! Rengarenk bir AKP’li Bir başka mümtaz örnek olan Ekrem Yüce ise çok daha renkli ve “yaşamı bereketli” AKP’lilerden. 1954’de Sakarya’da doğmuş kendisi. Adapazarı İmam Hatip Okulu ve Erzurum Atatürk Üni

Deprem “geliyorum” der / Feyzi Hepşenkal

Resim
Manisa’daki deprem, Türkiye’nin batısındaki hemen her ilde hissedilmişti. Herkes diken üzerindeydi yine. Çeşitli vesilelerle yaptığım uyarıyı, bu kez sıcağı sıcağına yaptım ve sosyal medya hesaplarımda şu iki cümleyi paylaştım: Sadece iki gün geçti aradan. Türkiye’nin doğusu, tam da korktuğum şiddette sarsıldı. “Kaza geliyorum demez” diye, bir söz vardır hani. Deprem ise “geliyorum” der. Bugün olmazsa yarın. Yarın olmazsa sonraki gün. Ama mutlaka gelir. Ve yıkar, geçer. Deprem, gerçektir. O gerçeği bilmeyen, önemsemeyenler yüzünden gelir başımıza kaza, bela, felaket. Kim verecek hesabı şimdi? Bilenler ise parçalar kendini. Tıpkı Prof. Naci Görür gibi: “Bingöl, Elazığ, Malatya, Maraş valilik ve belediye başkanlıklarını ve bu kentlerdeki üniversiteleri bir araya getirdim. Harita Genel Komutanlığını da işe katarak proje hazırladım.TÜBİTAK, DPT gibi bir çok yere başvurduk reddedildi.” Çare ise belli Mimar Hasan Topal’ın şu sözleri