Kapalıçarşı ile Mahmutpaşa bahar, Sirkeci ile Haydarpaşa leş kokuyor
Dilediğiniz kadar boş verseniz de dünyaya. Acıyı, kederi görmezden gelseniz de… Bilumum şapşallıklardan azade tutsanız da kendinizi. İhanetin her türlüsüne aşina olsanız da… İstanbul'u dinleseniz de, gözleriniz kapalı. “Serin serin Kapalıçarşı Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa Güvercin dolu avlular Çekiç sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı” diye mırıldansınız da… Önünde sonunda Haydarpaşa düşecektir aklınıza. Sirkeci kor gibi yanacaktır yüreğinizin tam ortasında. * * * Çekiç sesi de neymiş? Duyulan betonu kıran hilti sesi. En gürültülüsünden, kulağı sağır eden cinsten. Ve ter kokusu misk-i amber, o pis, o iğrenç, o leş kokusunun yanında şimdi. * * * Çare yok, haykıracağız: “İstanbul İstanbul olalı Hiç görmedi böyle keder.” Böyle keder olamaz zaten. Haydarpaşa ile Sirkeci gar binalarındaki 29 bin metrekarelik depo sahalarının, Agatha Christie’nin hayal gücünü aşan ...