Kayıtlar

Kasım, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kadına şiddete, üst sınırdan “indirimsiz” ceza

Resim
Kadına şiddete, üst sınırdan “indirimsiz” ceza Meydanlarda bugün kadınlar var. Dünyanın hemen her yerinde, kadına yönelik şiddete karşı eylem var, tepki var. Nasıl olmasın ki? Hele Türkiye’de… Sadece Ekim ayında 36 kadın öldürüldü bu ülkede. Dikkatle izlediğim “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu” çığlık çığlığa… Haklılar. Çok haklılar. Çünkü kör ve karanlık bir kuyu ile karşılaşılıyor, daha ilk adımda. Kadın öldürülmekle kalmıyor. Faili de meçhul kalıyor! Yargıda eylem birliği Onuniçin diyorlar ki: “Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp, şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor.” Lafla önlenemez taciz, şiddet ve cinayetler. Keşke “kadına ve çocuğa yönelik suçlar için yasalardaki cezalar iki misli uygulansa” diyebilsem ama biliyorum, olmaz. Olabilecek ilk şey, adalet çarkının hızlı v

Ders alınacak bu olayın sonucu ibret verici olmalı

Resim
Ders alınacak bu olayın  sonucu ibret verici olmalı Züğürt bezirgân, eski defterleri karıştırırmış. Malum söze, şunu eklemek gerekiyor şimdi… Karıştıracak eski defter kalmayınca da, yeni icatlar ararmış. Çok ararsan bulursun. Buldular nitekim: 1-     Konaklama vergisi. 2-     Değerli konut vergisi. 3-     Dijital hizmet vergisi Çevire çevire yazmalı bütün bunları. Cepten kalan son kuruşları da almak için girişilen numaraları, şu torba yasanın içine tıkıştırılan maddeler ile kendilerine sağlanan yeni imtiyazları anlatmalı. Yazmalı, anlatmalı da… “Ne olacak CHP’nin hali?” sorusu, inat ve ısrarla önümüze dayatılmasa! Gazeteci (!) Talat Atilla… Gelinen noktada: Saray’a giden CHP’li yok. İşin orası belli. Yine belli ki: Rahmi Turan yarım yüzyılı fazlasıyla geçen meslek hayatındaki en büyük kazığı yemiş durumda. Ya kazığı atan, kim o? Rahmi Turan "Siyasi bir kişilik olduğunu söyleyemem. Kaynağım Saray çevrelerine yakın bir gazeteci. 20

#temizhavahaktır diyorsan, imzala

Resim
#temizhavahaktır diyorsan, imzala Tema Vakfı kutsal bir çabaya öncülük ediyor yine. Haykırıyorlar, “Termik santrallere havayı kirletme izni verilmesin” diye. Çünkü… #temizhavahaktır Olmuyor başka türlü. Birlik olunmazsa olmuyor. Kabus sürüyor. Dibi delik bir torba Kolayını bulmuşlar. Adını “torba yasa” koymuşlar. Kimse uyanmadan, aceleyle parmaklar kalkıyor havaya. Birbirinden tuhaf, sıkıntılı, zararlı, tehlikeli maddeler; aynı merasimle gelip, geçiyor. Türkiye’nin en eski ve kirli termik santrallerine 2,5 yıl daha havayı kirletme ve halk sağlığını tehdit etme izni veren 50’inci madde de; AKP ve MHP gruplarının oyu ile kabul edildi Meclis’te. Tema Vakfı diyor ki: “Bu yılda 1100 erken ölüm, 800 kronik bronşit vakası ve 1500 hastaneye yatışın yanı sıra, her gün 170 çocukta astım atağı demek!” AKP ve MHP’ye hükmedenler razı olabilir buna. Ben razı değilim. Siz razı mısınız? Değilseniz… Sen de imzala destek ver. https://www.a3haber

Süleyman Yağız yazdı / BİR KİTABIMIN HİKÂYESİ ve HİKMET ALTINKAYNAK

Resim
BİR KİTABIMIN HİKÂYESİ  ve HİKMET ALTINKAYNAK İnsanın yaşamında dönüm süreçleri   vardır. O süreçler sizi alır bir yerlere götürür. Götürülen yerler, daha önce düşündüklerinizin arasında yer   alabileceği gibi hiç aklınızdan geçirmediğiniz yerler de olabilir. Bugün o süreçlerden birini anlatacağım: Yıl, 1994... Yeni Günaydın gazetesinde köşe yazarlığı yapıyordum. Bir gün değerli dostum, rahmetlik Behiç Kılıç gazetenin genel yayın yönetmenliğine getirildi. *** Gazetenin trajı çok düşüktü. Behiç   bana, "Süleymancığım, trajı artıracak bir dizi yazı hazırlayabilir misin?" dedi. Dizi yapmak hiç aklımda yoktu. "Bir düşüneyim" dedim. Aklıma, Alevi dedeleri ve aydınları ile ilgili bir dizi hazırlamak geldi. Ertesi gün, Behiç'e söyledim. Çok sevindi. O süreçte, ülkemizin ilk Alevi vakfı olan Semah Kültür Vakfı'nın kuruluş çalışmalarının içinde bulunduğum için Alevi dostlarla sürekli temas hâlindeydim. Çoğunu tanıyordum. Tanımadıklarımla tanış

Süleyman Yağız yazdı / KİMSE, ECEVİT'İ KİRLETEMEZ!..

Resim
KİMSE, ECEVİT'İ KİRLETEMEZ!.. Bu kez de AKP'li bir kadın milletvekili, mâlûm fotoğrafı gündeme getirerek, Ecevit'in, Clinton'un önünde el pençe divan durduğunu iddia etmiş! Kaç kez yazdım: Anlık fotoğraf karelerin bakarak yorum yapmak basitliktir, ilkelliktir. Ekleyeyim: Çapsızlıktır, vicdansızlıktır; densizlik ve siyasî edepsizliktir! *** Ecevit dünyanın en nazik, en kibar insanıydı. Bu değerleri bilmeyenler Ecevit'i anlayamazlar! Ecevit o kadar farklıydı ki, AKP'li kadın vekil, onun bir kez olsun oturup kalkmasını görseydi iftirasından utanırdı! Ecevit, en yakın çalışma arkadaşları makam odasına girdiğinde bile ayağa kalkardı. Buna bizzat defalarca tanık olan biriyim. *** Ecevit'i kimse kendi kaba yöneticileri ve arkadaşlarıyla karıştırmasın! AKP adına bir şeyler söyleyenler, Ecevit'in tırnağı bile olamaz! Ecevit bu ülkenin yüzakı bir devlet adamıdır. Ecevit'in saygınlığı dünya çapındadır. *** O kibar, o naz

Rahmi Turan kusura bakmasın ama böyle gazetecilik yapılmaz

Resim
Rahmi Turan kusura bakmasın ama böyle gazetecilik yapılmaz Gün akşam oldu. Yattık kalktık. Aynı soru hâlâ gündemde: “9 Kasım akşamı Saray’a giden, Erdoğan’ın ‘genel başkan sen ol’ demesine ‘engellerim var’ diye cevap veren, önemli CHP’li kim?” An itibariyle soru önemini, yanıt gizemini koruyor. O kişi ile ilgili iki ciddi ipucu var: 1-     9 Kasım akşamı Ankara’da bulunacak. 2-     Engelleri olacak. 9 Kasım’da kim Ankara’da, kim değil; bilmek zor. Belki akşam Ankara’daydı, gece başka yerde. Akıl yürütülebilecek en önemli veri, “engellerim var” dediğinin iddia edilmesi. Engelleri olan biri “Engellerden” kasıt ne? Herhalde “oturmakta kalkmakta zorluk çekmek” benzeri, “fiziki bir engel” değil, söz konusu olan. Başka? Halen bırakılması zor, önemli bir görevi üstlenmiş olabilir. Belki CHP’ye başka bir partiden gelmiştir. Hakkında ortaya atılmaya hazır tutulan iddialar, dosyalar bulunabilir. Eviyle, ailesiyle ilgili sıkıntılar yaşayabilir. Ba

“Önemli bir CHP’li” aranıyor…

Resim
“Önemli bir CHP’li” aranıyor… Cumhuriyet Halk Partisi’inde “önemli bir kişi” aramak kadar, zor bir şey yok. Herkes bilir. CHP’de her üye şeftir, önemlidir. Dolayısıyla Rahmi Turan’ın yazdığı, “AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile memleket meselelerini konuşan” ve dahası Erdoğan'ın ona “Türkiye'nin güvenliği için senin CHP Genel Başkanı olman gerekir” dediği kişi, 1 milyon 235 bin 294 CHP üyesinden biri olabilir! Şaka bir yana, akıl alsa da, gönlün kabulleneceği bir durum değil bu. Önemli veya önemsiz bir CHP’li, bırakınız “memleket meselelerini”; örnekse “Tottenham’ın başına geçirilen Jose Mourinho ne yapar?” gibi bir muhabbet için bile olsa, gizlice ya da açıkça Saray’a gittiğinde kuşkuyla karşılanır. Rahmi abi ismi yazmalıydı Çare yok. Huzura çıkan “önemli CHP’li kim?” sorusu, yanıt alınıncaya kadar sorulacaktır. Sorulmalıdır. Rahmi Turan, isim yazmamış. Gerekçesi şu: “Külliye'ye, yani Saray'a yakın haber kaynağım

YÖK derhal, KÇÜ’nin kadro alımını durdurmak zorunda…

Resim
YÖK derhal, KÇÜ’nin kadro alımını durdurmak zorunda… Ankara’dan izin çıkınca üniversiteler kadrolarına takviye için peş peşe ilan verip, akademisyen alma yarışına girişti. Yarış iyidir. Elbette eşit koşullarda olursa. İzmir’deki Katip Çelebi Üniversitesi’nin ilanını okuyunca, bırakın kurdun küçüğünü büyüğünü, içime sığsa gergedan düşecekti! Öylesine tuhaf bir durum var yani. Bakınız şimdi. KÇÜ, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi   Uluslararası Ticaret ve Pazarlama Bölümü’ne bir Prof. alacak. Bunun için “pazarlama” alanında doçent unvanına sahip olma koşulunu arıyor ki, çok normal. Ama sonra…. “İçgüdüsel Alışveriş” ve “Sembolik Tüketim” alanlarında çalışmalar yapmış olmasını da şart koşuyor. Yetmemiş, bunlara bir de “Sanal Dünya Avatarları” alanını eklemiş! Gerilla Pazarlama… Aynı üniversite ve aynı fakültenin Uluslararası Ticaret ve Pazarlama Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalışacak bir doktorun ise “işletme lisans mezunu olup, doktorası

Belediye mülklerini sat sat, nereye kadar?

Resim
Belediye mülklerini sat sat, nereye kadar? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu göreve gelince, malumu ilan etmişti: “Bütçe açığımızın 7.2 milyardan az olmadığını belirtmek isteriz. Temmuz ayında kullanılacak olan maliye katkısı biz yönetime gelmeden ödenmiş, biz yönetime gelmeden bir hafta içerisinde 1 milyar lira harcanmış. Biz yönetime geldiğimizde İBB’nin kasasında sadece 5 milyon lira vardı.” O şehir ki, koca İstanbul. Manzara ise feci. Orhan Veli Kanık’ın dediği gibi: “Cep delik, cepken delik, Kol delik, mintan delik, Yen delik, kaftan delik, Kevgir misin be kardeşlik?!” * * * İstanbul’u kevgire çevirenler, “Belediyenin borçları ödemek için 2 yıldır mal, mülk satıyordu” yine İmamoğlu’nun açıklamasına göre. Ve o da, mecburen de olsa, aynı yolun yolcusu oldu. Beş ilçede altı arsa Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayınlanan ilanda, İBB’nin İstanbul’un beş ilçesindeki 6 parsel arsasını satışa çıkardığı duyuruluyordu. Pend