Kayıtlar

Eylül 26, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Pandemik curcuna / Feyzi Hepşenkal

Resim
  Memleketin her yanında kimi katıksız trajik, kimi trajikomik olaylar yaşanıyor. “Ağlanacak halimize gülmek” için, bunlardan ikincisine örnek olacak bazı vak’alar aktaracağım bugün. Misal, AKP Kocaeli Milletvekili Cemil Yaman oğluna şaşaalı bir düğün yapmış ve arş-ı alâya yükselen tepkiler yüzünden Dilovası Kaymakamlığı sayın vekile para cezası kesmişti ya… Meğerse düğüne Kocaeli Valisi Serdar Yavuz’un yanı sıra Dilovası Kaymakamı Mustafa Asım Alkan’ın da katılmış. Kaymakam beyin yerinde olsam, bir ceza Vali’ye, bir ceza da kendime keserdim!   * * *   İçişleri Bakanlığı genelgesi ile HES kodu almadan kamu kurumlarına girmek artık yasak. Bir tanıdığım, su parasını ödemek için İZSU’ya gitmiş. Kapıda “hani kodun” demişler. Herkesin telefonu akıllı değil. “Yok” demiş mecburen. Bereket görevli vicdanlı çıkmış. Parayı almış, faturayı yatırmış!   * * *   İstanbul’dan, akla ziyan, iki olay… Kendilerine müdahale eden zabıtaları, “Koronayım, yaklaşmayın, tükürürüm”

Yaz dostum… / Feyzi Hepşenkal

Resim
    İktidar “salgında aman ne başarılıyız” konulu kitap yazdırmış, millete dağıtacakmış. Yaz dostum. Başarılı olan uygulamaları, çalışmaları elbette yaz. Başarıda payı, emeği olanlara şükran hislerimizi tekrar ifade etmek için yaz. Fakat “demedi” deme. “Her şey iyi, her şey güzel, her şey mükemmel” dersen, kimse inanmaz.   * * *   Yine de merakla bekliyorum tabii, “nasıl başarılı olduğumuzu” okumak için! İlk aylarda piyasada bulunamayan maskeleri de, 5 maskeyi dağıtamayışlarını da anlatacaklar mı? Ahaliye maske takmayı zorunlu hale getirmek için ateşin bacayı sarmasına izin vermelerinin sebebini de, koydukları yasağı canı isteyenin takmamasını da izah edecekler mi acaba? Meraktayım. Meydanlarda, salonlarda cümbür cemaat toplaşıp, virüse at koşturma fırsatı vermeler de; kitabın konu başlıkları arasında yer alacak mı?   * * *   Bak dostum. Bilmiyor olmana imkan ve ihtimal veremem ama yaşanan kaosun da, kabusun da dibinde bunlar var aslında. Başar

İyi iş, doğru proje / Feyzi Hepşenkal

Resim
Okumanızı öneriyorum. İnsan için, şehir için, geçmiş için, gelecek için…   ·           Ölülerimize olan bağlılığımız, yalnızca kendilerine karşı vefa borcumuz değildir; onlarla kurduğumuz ilişki, aynı zamanda uygarlığımızın göstergesidir. Nitekim “uygarlık, ölülere saygıyla başlar” der Giuseppe Garino ve mezar kavramının doğuşu araştırmacılar tarafından insanlık eşiğini geçmenin önkoşulu olarak kabul edilir. ·          Ölülerimiz “yer”i yuva, toprağı vatan kılar bizim için. Şehrin tarihi mezarlıklarının tarihidir, mezarlık olmaksızın şehir kurulamaz. ·          Günümüzün metropol yaşamı yalnızca hızı temposuyla değil, aynı zamanda bireyi eğlenceye ve tüketime teşvik eden, yaşamın anlık mutluluklarını yücelten ve bu suretle ölümlülüğünü unutturmaya çalışan yapısıyla da ölüleri yaşayanların dünyasından uzaklaştırıyor, yalnızlaştırıyor. ·          Bugün kendilerini yutan şehirlerin içinde kalan en merkezi konumdaki mezarlıklar bile yaşamın dışındadır. Ölülerimiz, asla gerçek

AKP YARGISI RAKİPSİZ / Süleyman Yağız yazdı...

Resim
Bazı yorumcular, "Yargı hiçbir zaman bağımsız ve özgür olmadı" gibi ifadeler kullanıyor. Bu da AKP yargısının, hukuku hiçe sayan kararlarının normal karşılanmasına sebep oluyor. Oysa, yargı, Demokrat Parti dönemi hariç hiç bu kadar iktidar bağımlısı olmadı.   ***   Bir tek örnek vereyim: Süleyman Demirel, bu ülkede en uzun süreli başbakanlık yapanlardan biridir. Üstüne cumhurbaşkanlığı da yaptı. Bu süreler içinde yeğeni Yahya Demirel hayali ihracattan hapse düştü. Yanlış anımsamıyorsam yatması gereken kadar da hapis yattı. Fakat o dönemlerin Başbakanı-Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yargı üzerinde etkisini, baskısını hiç duymadık.   ***   Perde arkasında bir şeyler oldu mu, bilmiyoruz. Olduysa neler olduğunu da bilmiyoruz. Ama, diyelim ki, bir; Demirel, yeğenini kurtarmak için yargıya baskı yaptı ama sonuç alamadı. İki; baskı yapmaya hiç yanaşmadı veya yanaşamadı... Yâni, şöyle ya da böyle yargıya baskı söz konusu olmadı. İki durum da o d