Kayıtlar

Temmuz 3, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Güzel veya çirkinden, çok ötesi / Feyzi Hepşenkal

Resim
Bir fotoğraf paylaştım ve kısacık bir cümle yazdım: “Güzel olmuş İzmir Büyükşehir Belediyesi.” Vay, vay. Yüzlerce “beğendim” veya “muhteşem” ya da “hayret” ifadesi ile kazan kaynadı ve yorum yapıldı. Kabaca yine bir “fifty/fifty” durumu çıktı ortaya. Hiç şaşırmadım.   “Zevkler ve renkler” tartışmaya açılırsa, sonucun böyle olması kaçınılmazdır. * * * Bazı yorumları aktarayım ki, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “ileri gelenleri” Alsancak Talatpaşa Bulvarı'ndaki operasyondan; gelecekteki benzer işler için pay ve ders çıkarsınlar. ·          Yavuz Yağcı: Güzel görüntü. Hoşuma gitti. Kordon eski dokusu ve İzmir’in eski evlerindeki yer karolarının deseni. Çoğaltılsın bence. ·          Solmaz Kızılkaya Caddede trafikte bu karman çorman desen hiç uygun görünmedi bana. Kaldırım olsa tamam da… -       Mehmet Refik Soyer: Bende de aynı hissi uyandırdı. Çok karmaşık üstelik... Orijinal (!) olmak isteği sanırım... Abartılı. -       Erdal Duman: Alice H

Cumhurbaşkanı’na yüzde 92 oy / Feyzi Hepşenkal

Resim
İzlanda’yı ciddiye almayanlar olabilir. “Alt tarafı 365 bin kişinin yaşadığı bir yer” diyenler çıkabilir. Kahkaha bile atabilirler “Yıllık ihracatı 12, ithalatı 11 milyar dolarmış, o da para mı?” diye. Fakat bölüp çarpınca rakamları, İzlanda’da milli gelirin kişi başına 56 bin dolardan fazla olduğu gerçeği ortaya çıkar ki; bu da gülenleri fena çarpar! Aslında bakarsanız rakamlar, en başta kendilerinin umurunda değil. İzlanda Başbakanı Katrin Jakobsdottir “ekonomik büyüme odaklı politikaların yerini, aile dostu, çevre odaklı politikaların alması gerektiğini” söylemişti bir süre önce. “Gayri safi milli hasıla, yaşamı değerli kılan şeyler dışarıda bırakılarak hesaplanır.” Jakobsdóttir, ABD eski başkanı Kennedy'nin 50 yıl önceki bu sözlerini hatırlatarak,   “tüm eksiklerine karşın büyüme rakamları, ekonomik başarının temel öğesi olarak değerlendiriliyor. Bizim, İskoçya'nın ve Yeni Zelanda'nın savunduğu mutluluk ekonomisi modeli ise BM Sürdürülebili

İstanbul’da 22 Baro! / Feyzi Hepşenkal

Resim
İktidar hayal ettiği yasayı çıkarır da, her iki bin avukata 1 baro kurulmasının yolunu açarsa… Bakın şimdi: Paris Barosu’ndan bir heyet gelecek, mesela İstanbul’a. Ciddi bir kalabalık bekleşiyor havalimanın gelen yolcu çıkışında. Hepsinin elinde bir tabela. Biri bağırıyor: “Mesdames et messieurs, venez par ici…” (Google ‘Bayanlar baylar bu tarafa gelin’ cümlesini böyle çevirdi. Günahı boyunlarına!) Kaldırdığı tabelada “17 Numaralı İstanbul Barosu” yazıyor. “1 Numaralı İstanbul Barosu” hemen onun önüne geçiyor. Arkadan “11 Numaralı İstanbul Barosu” geliyor. Sonra 6,12, 18 Numaralı İstanbul baroları… * * * Nerede çokluk, orada (anladınız siz onu!) Hayda. İtiş kakış derken tabela tutan eller sille tokat birbirine vurmaya başlamaz mı?! “4 Numaralı İstanbul Barosu” ile “9 Numaralı İstanbul Barosu” birlik olmuşlar, dalmışlar “2,3,19 Numaralı İstanbul barolarının arasına. Paris Barosu heyeti apışıp kalmış. Tabelalar havada uçuyor. Tam o sırada

Vali Bey, var mısınız özeleştiriye? / Feyzi Hepşenkal

Resim
“Şimdi geriye dönüp acaba nerde hata yaptık deyip özeleştiri yapmamızın tam zamanı” diyor Vali bey. Hadi yapalım. Fakat tam yapalım özeleştiriyi. Samimiyetle yapalım. Korkmadan, çekinmeden yapalım. Karaman’da, Vali Mehmet Alpaslan Işık’ın “rehavete kapıldık, sosyal mesafeyi korumadık, maske takmadık, hijyene dikkat etmedik” demesinden mi ibarettir; yapılması gereken özeleştiri? Yapmayın… Dedikleriniz “ülkenin acı gerçeği” zaten. Deseniz de, demeseniz de bilinen, yaşanan şeyler. Önce bakan beyler, vali beyler özeleştirinin hasını dillendirmezse gönülden; “bu virüs içimizde bir seri katil gibi dolaşmaya devam edecek” gerçekten. * * * Ne dersiniz Vali Mehmet Alpaslan Işık, var mısınız özeleştiriye? Karaman Kuğulu Park’ta maske takmayan vatandaşları gördüğünüzde, onların yanına gidip işin ciddiyetini anlattınız mı, örnekse… O tavrı Karaman’ın her ilçesinde her mahallesinde sergilediniz mi? Tek başına yetişemezsiniz elbette. Ahaliyi bilinçlendirmek

Sözünün eri bir başkan! / Feyzi Hepşenkal

Resim
İzmir’de belediye başkanlarının “şaşmaz vaadidir” Körfez’de denize girmek. Her gelen bir vade verir, İzmirli de altında mayo, elinde havlu bekler sahilde! Bakın işte… Başkanlardan Aziz Kocaoğlu “denize girme müjdesi vermiş” 2009 tarihinde. “2010 yılında İzmir Körfezi’nde denize gireceğiz” demiş. 5 yıl geçmiş. Alttaki mayo demode olmuş! 10 yıl geçmiş. Eldeki havlunun zerresi kalmamış yeryüzünde! Gelmişiz bugüne. * * * İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de geçen gün, şöyle demiş Sözcü gazetesi yazarı Deniz Zeyrek’e: -       İddia ediyorum üç yıl sonra (kordonu göstererek) şurada denize gireceğim. Şimdi iyi niyetlilerse, bunu konuşup tartışsınlar. İstediği tartışmaya şahsen varım ve Başkan Soyer’in umarım “iyi niyetimden” yana sıkıntısı yoktur! * * * Deniz Zeyrek, Soyer’in sözünü “çok önemli bir hedef” olarak niteleyip, “Ben bu iddianın takipçisi olacağım. Siz de bir kenara not alın ve takip edin” diye de yazmış ya… Kusura

Kıpkırmızı Türkiye turu / Feyzi Hepşenkal

Resim
“Seyyah olup şu alemi gezerim / Bir dost bulamadım gün akşam oldu” dense da türküde, Sağlık Bakanlığı’nın mobil uygulaması “Hayat Eve Sığar” ile Türkiye’yi gezip, tez vakitte düşmanı buldum. “COVİD 19” namıyla anılan düşman, az veya çok her yerde var. Örnekse… Ülkemin sahillerinde “düşük yoğunlukta” yatmış pusuya. Eğer tatile gidecekler ortalığı karıştırmazsa, maske takarak, mesafeye özen gösterirse; işin içinden sağ salim çıkabiliriz oralarda. Korkulan bölgeler, sarıyı geçen yerler. Hele turuncudan kırmızıya evrilmişse lekeler, durum fena! * * * İzmir’de Bayraklı, Buca, Karabağlar’da kızaran birkaç nokta var. Ankara’da merkeze dikkat. Konya da vaziyeti idare eder. * * * Sağlık Bakanlığı’nın “Hayat Eve Sığar” uygulaması ne denli sağlıklı, bilemem! Onların yalancısıyım yani… Ve buna göre: Ege’de en yoğun “kırmızı sinyal” veren il, Manisa örnekse. Bursa giderek kötüleşiyor. Büyük ilçelerden Gebze de öyle. * * * Türkiye

TÜRKSAT, Ziraat Bankası, İSPARK… Kimler yönetiyor? / Feyzi Hepşenkal

Resim
İster Konfüçyus’a kulak verin: “İdare etmek dürüstlük demektir. Sen doğru yönetirsen yanlış olmaya kimse cesaret edemez.” İster Friedrich Nietzsche’ye: “Önemli işleri başarmak zor, yönetmek ise daha da zordur.” Netice aynı. Yönetmek, “oldu da bitti” türünden bir keyfiliğe kurban edilemez. Edenler yok mu peki? Var. Hem de çok. Bazı örnekleri sergilemek, vatana millete hizmet. O hizmeti yerine getirmek ise ülkesini seven herkes için bir görev. * * * İkisi devletten, biri de belediyeden üç örnek vereceğim bugün. İlki TÜRKSAT. “Her türlü uydu haberleşmesini gerçekleştiren Dünya’nın önde gelen uydu operatörlerinden biridir” diye tanımlıyor kendini. Acaba belirlenen yönetimi vurguladığı öneme ne kadar uygun? Bakalım… TÜRKSAT Yönetim Kurulu: ·          Sivil Havacılık Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Kemal Yüksek ·          TÜRKSAT Genel Müdürü Cenk Şen ·          Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve Başdanışmanı İbrahim Kalın ·          Eski bak