Bekir abi.. / Feyzi Hepşenkal
Anarken
seni, ne kadar geriye gideceğimi bilemedim Bekir abi.
Bazen
Bursa’da birlikte olmuştuk, Cavit Çağlar’ın Kurşunlu’daki evinde, Süleyman
Demirel’in yasaklı döneminde.
Bazen
bir savaşın sıcağında Malatya’da, Diyarbakır’da, bir sınır karakolunun sahra
hamamında…
Ama
en çok, sen Sabah’ın Ankara Temsilcisi iken, odanda yaptığımız sohbetler, benim
için söylediklerin, verdiğin el gülümsüyor gönlümün sultanı olan anılarda.
* * *
Hiç
tanımazken seni, bir yazının nasıl da bu denli etkili ve lezzetli olabileceğine
akıl erdiremezdim.
Sonra
anladım.
Marifet,
ışıldayan zekandaydı.
Mesele,
korkusuz yüreğindeydi.
Ve işin
sırrı, bükülmeyen bileğinde, onur duyarak sıkılacak elindeydi.
* * *
Yazmıştın
ya…
“Yüz nakli yaptığını okudum gazetelerde,
başarılı diyorlar…
Yüz var mı?..
Yüz?..
Hani şöyle yalan söylediğinde biraz
olsun kızaran…
Bu kadar suçu günahı olup da insan önüne
çıkamayan?..
Utanan yüz?...”
Ve
şöyle demiştin sonra:
“El var mı doktor?..
El…
Günaha açılmamış, harama uzanmamış…
Yuvalar yıkmamış…
Güçsüze, suçsuza kalkmamış…
Çalmamış, çırpmamış…
Kirsiz?..
Kansız…
Temiz el...”
Senin
elin, o dediğin kirli ve kanlı ellere karşı verilen amansız mücadelenin
bayrağıydı Bekir abi.
* * *
Yaz
bitti.
Hazan,
yaprakları savuruyor şimdi.
Kış,
kapının ardında.
Sonra
bahar.
Ve
yine yaz…
Gelir
mi acaba?
Yorumlar
Yorum Gönder