Ne güzelsin İzmir / Feyzi Hepşenkal
“Bir oyuncak gemi yaparım
Kara kara sayfalardan
Uçak yaparım
Alır seni uçarım
Giderim bu diyardan”
diye başladı, İzmir’den yükselen ses.
* * *
Rüzgar
kuvvetli esiyordu.
Hava
bir 22 Nisan’a yakışmayacak kadar serin, İzmir’den beklenmeyecek kadar soğuktu.
Körfez’in
Karşıyaka sahilinde demirli arabalı vapurun üzerindeki bir avuç insan üşüyordu.
Razıydılar
ama…
Üstlendikleri
misyon 100 yılda bir yaşanacak denli özeldi, farklıydı.
Yeniden
müzik başladı.
Onlar
ısındı.
Türkiye
ısındı.
O
nasıl güzel bir şarkıydı.
Meğer
epey eskiymiş, bilmiyordum, dinlememiştim, duymamıştım.
“Her yerinde gözyaşlarım var bu kentin
Sahilinde, körfezinde zamanlarım
Güz gelince yalnızlık sarar bu şehri
Yollarında yapraklar dala hasret
Ben onu burda sevdim burda yitirdim
Kendimden oldum onunla değiştim
Kaç kere inandım başa çıktı sevincim
Soldurdu yar gönlümü ne hale geldim
Ya aşkımı ver geri
Ya da denizinde boğ beni
Razıyım İzmir öldür beni”
Of
Haluk Levent, of.
Öldürdün
beni.
* * *
Sonra
yine damardan vurdu o güçlü ses bu kez usulca…
“Heyhat sabah, gün ışıldar
Yalnız gece buluşanlar
Yaşlı gözlerle ayrılırlar
Düğmeler gibi, bizim gibi
Bizim gibi, ayrılırlar”
diye.
Ardından
çok daha can acıtanı geldi…
“Beni fark etme sakın
Omzumda iz bırakma
Yüküm dünyaya yakın
Elfida
Hep aklımda kalacaksın”
diye.
Nazlıcan
Tay’a adanan şarkı hele…
“Kendime göre sebeplerim var
benim,
Mazeretlerim var
Dualarımız var, kabul
olunmayan dileklerimiz
Kendime göre bir yol buldum
Ve kayboldum
Tam bana göre”
Ve
sonra bir de Nazım Hikmet’in Cem Karaca özdeşleşen “Mavi Liman”ı gelmez mi
üzerine…
“Çok yorgunum, beni bekleme
kaptan.
Seyir defterini başkası
yazsın.
Çınarlı, kubbeli, mavi bir
liman.
Beni o limana
çıkaramazsın...”
* * *
İzmir
Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 23 Nisan’ı karantina günlerinde
kutlamak için yapılabilecek en görkemli ve anlamlı etkinliği gerçekleştirmesi
nedeniyle; ben de gerçekten ve gönülden kutluyorum.
Haluk
Levent’i ve ona eşlik eden üç müzisyen arkadaşını, hem bu konserden
sağladıkları geliri salgına kurban verdiğimiz Doktor Yavuz Kalaycı’nın ailesine
bağışladıkları, hem olumsuz hava koşullarında kendi sağlıklarını riske atarak
verdikleri unutulmayacak konser için ayakta alkışlıyorum.
Doğrusu,
İzmir ve Haluk Levent birbirine çok yakışıyor.
Ve
böylesine olağanüstü güzellikteki bir gecenin finaline gelince…
100
yıl önce yakılan ateşi söndürme çabasındaki gafillere inat, herkes bilsin ki,
daima çok yaşayacak 23 Nisan.
“Kader böyle imiş ey garip
ana!
Canım feda olsun güzel
vatana
Yaşa Mustafa Kemal Paşa!
Yaşa!
Adın yazılacak mücevher
taşa.”
Yorumlar
Yorum Gönder