Dünya Koronalı Virüs’e de kalmaz! / Feyzi Hepşenkal
Hiç
kimseye ve hiçbir şeye kalmamış bu dünya, Koronalı Virüs’e de kalmayacak
mutlaka!
Onun
da devri bitecek.
Onun
da hükmü sona erecek.
Ne
var ki, hemen her şey gibi, onun da vadesi var.
Sonrasında
ise…
Yaşayana
uzun gelen fakat sonrasında denizdeki kum tanesi gibi minik bir iz bırakacak
tarihte.
* * *
Örnekse:
“Dünyanın en zor yüzyılı
hangisidir diye sorsalar, 14. yüzyıl demek belki de çok yanlış olmaz. Bunun
sebebi, savaşlardan çok daha fazla insanın hayatına mâl olan bir salgın: Kara
Veba! Hastalığın çıkış noktası, Çin’di. Yönetimde bizim, Kubilay Hanlığı olarak
bildiğimiz Moğolların kurduğu Yuan hanedanı bulunuyordu. Ancak kötü yönetim,
kıtlık ve afetler, yerli halkı canından bezdirmişti. Üstüne bir de ülkenin
güney batısında baş gösteren salgın, insanları kırıp geçiriyordu. Bu hastalık,
bardağı taşıran son damla oldu. Köylüler ayaklandı ve Çin tarihinde ‘Kızıl
Sarıklılar’ olarak bilinen bir isyan başlattı. İsyanın başında Zhu Yuanzhang
bulunuyordu. İsyancılar, 1368 yılında Hanbalık’ı yani bugünkü Pekin’i ele
geçirerek Moğolları ülkeden kovdu.”
Şimdi
sorsanız, kaç kişi bilir bunu?
* * *
Bugün
“veba” deyince, en çok ve hatta kimi için yalnızca Albert Camus’un romanı gelir
akla:
“Ertesi gün, 30 Nisan'da,
ılık bir meltem, mavi ve rutubetli gökyüzünde esiyordu. En uzak banliyölerden
çiçek kokusu getiriyordu. Sokaklardaki sabah gürültüleri her zamankine oranla
daha canlı, daha neşeli gibiydi. Hafta boyunca içinde yaşadığı o sessiz
kaygıdan kurtulan küçük kentimizde o gün bir yeniden doğuş günüydü. Karısından
gelen bir mektupla içi rahatlayan Rieux de hafiflik duygusuyla kapıcının
dairesine indi. Ve gerçekten de sabah ateş otuz sekize düşmüştü. Zayıf düşmüş
hasta yatağında gülümsüyordu.
— Durum daha iyi, değil mi
doktor? dedi karısı.
— Bekleyelim daha.
Ancak öğlen, ateş birden
kırk dereceye çıkmıştı, hasta durmadan sayıklıyordu ve kusmalar yeniden
başlamıştı. Boyundaki yumrular dokununca acıyordu ve kapıcı başını bedeninden
olabildiğince uzak tutmaya çalışmak istiyor gibiydi. Karısı yatağın ayakucuna
oturmuş, elleri battaniyenin üzerinde, hafifçe hastanın ayaklarını tutuyordu.
Rieux' ye bakıyordu.
— Dinleyin, dedi Rieux, onu
tecrit etmek ve özel bir tedavi denemek gerek. Hastaneyi arayayım, onu
ambulansla götüreceğiz.”
Yüzyıllar
boyu dünyayı kasıp kavurmuş, milyonlarca insanın canını almış veba, günümüz
insanı için bir roman konusundan ibarettir artık.
* * *
İnsana,
insanlığa azap veren dönemlerin sorumlularından hesap sorulabilen olaylar da
vardır elbet.
En
az veba kadar, kolera kadar, sarıhumma kadar, ebola kadar, koronavirüs kadar
dehşet yaratmış Hitler, Mussolini ve benzeri ölümcül virüslerin devri de uzun
sürdü sürmesine.
Fakat
yaşattıkları acının bedelini madden ve manen ödediler ve ödemeye devam ediyor
onlar gibiler.
* * *
Son
örneklerden birine, Sudan’a bakın mesela.
Haberi
bugün okudum:
“Sudan'da
Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu, devrik Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir’e yakın bir
iş adamının 1,2 milyar dolar mal varlığına el koydu.”
Oh
olsun.
Daha
dur, el Beşir efendi, daha dur…
30
yıllık mezaliminin hesabı burnundan fitil fitil çıkacak!
Yorumlar
Yorum Gönder