Deprem “geliyorum” der / Feyzi Hepşenkal
Manisa’daki
deprem, Türkiye’nin batısındaki hemen her ilde hissedilmişti.
Herkes
diken üzerindeydi yine.
Çeşitli
vesilelerle yaptığım uyarıyı, bu kez sıcağı sıcağına yaptım ve sosyal medya
hesaplarımda şu iki cümleyi paylaştım:
Sadece
iki gün geçti aradan.
Türkiye’nin
doğusu, tam da korktuğum şiddette sarsıldı.
“Kaza
geliyorum demez” diye, bir söz vardır hani.
Deprem
ise “geliyorum” der.
Bugün
olmazsa yarın.
Yarın
olmazsa sonraki gün.
Ama
mutlaka gelir.
Ve
yıkar, geçer.
Deprem,
gerçektir.
O
gerçeği bilmeyen, önemsemeyenler yüzünden gelir başımıza kaza, bela, felaket.
Kim verecek hesabı
şimdi?
Bilenler
ise parçalar kendini.
Tıpkı
Prof. Naci Görür gibi:
“Bingöl,
Elazığ, Malatya, Maraş valilik ve belediye başkanlıklarını ve bu kentlerdeki
üniversiteleri bir araya getirdim. Harita Genel Komutanlığını da işe katarak
proje hazırladım.TÜBİTAK, DPT gibi bir çok yere başvurduk reddedildi.”
Çare ise belli
Mimar
Hasan Topal’ın şu sözlerini alın, asın duvara:
“Şurası
kırıldı, şuraya dikkat, şu bildi, şu uyardı bunları geçin. Bütün Anadolu
onbinlerce yıldır olduğu gibi günümüzde de gelecekte de Afet riski altında
olacaktır. Bilime, tekniğe, mimarlığa, mühendisliğe, planlamaya öncelik verin
ve bunlarla birlikte Doğaya saygılı kentleşmeyi artık öğrenin. Popülist
kentleşme politikalarını terkedin.”
İsteyen
bakmakla yetinsin.
İsteyen
okumakla.
Kader değil keder
Kimse,
kimseyi kandırmasın artık.
Tek
doğru var deprem gerçeğinde.
Doğaya
saygılı kentleşmeyi başaramadığımız sürece, yıkılan binaların altında kalmanın
adı “kader” olamaz.
Olsa
olsa kifayetsiz muhterislerin halkı mahkum ettiği bir “kederdir” yaşanan!
Yorumlar
Yorum Gönder