Medyanın bitmesine, siyasetin tükenmesine… Urla ve Çeşme son örnek / Feyzi Hepşenkal
Eskiden
olsa yer yerinden oynardı. Gazeteler Çeşme’nin de, Urla’nın da altını üstüne
getirir; kimin, hangi hesap içinde olduğunu bulmak için ellerinden geleni
yapardı.
Eskiden
biz böyle yapardık.
Urla’ya
gidecek araç bulamazsak, Yeni Asır’ın sahibi Dinç Bilgin geçerdi direksiyona.
Gaza
basar, kelle koltukta, göz açıp kapayana dek varırdık Urla’ya.
Ne
günlerdi…
Ne
güzel günlerdi.
Mesela Serdaroğlu
olsaydı…
Haksızlık
yapmayayım.
Eskiden
siyasi partiler de, siyasetçiler de bir başkaydı.
Rıfat
Serdaroğlu mesela.
Siyasi
yaşamının en parıltılı dönemini, DYP İzmir İl Başkanı iken yaşadı bence.
Şimdi
olsa, Serdaroğlu postu Çeşme ile Urla’ya öyle bir sererdi ki, jiletle
kazıyamazdınız onu oradan.
Ateşten
topları boyuna fırlatırdı iktidarın kucağına.
Yakardı
ortalığı.
Tutuştururdu
paçaları.
Nerede
şimdi onun gibi il başkanları?
Mahir Polat’a bir
soru
Bugün
ise hani “ayıp olmasın” türünden bir iki açıklama ile geçiştiriliyor yaşanan
olaylar.
Götebildiğim,
birkaç milletvekili var yalnızca.
CHP’den
Mahir Polat, Kani Beko, Mehmet Ali Çelebi; İyi Parti’den Aytun Çıray ile
Musavat Dervişoğlu; hepsi o kadar.
Bu
arada Polat’ın “Urla’da yurttaşların ve DİSK’in arazilerine el konulurken hemen
yanında kamulaştırmanın dışında kalan arsanın eski İçişleri Bakanı’na ait olup
olmadığını sorması” dikkatimi çekti.
Çekingenliği
niye, neden o eski içişleri bakanının adını söylememiş ki?
Memlekette
içişleri bakanı olmuş çok kişi var.
Sadece
AKP’lilere baksak bile, say sayabildiğin kadar:
Adülkadir
Aksu, Beşir Atalay, İdris Naim Şahin, Muammer Güler, Efkan Ala, Selami Altınok,
Süleyman Soylu.
Ha
bir de eskilerden, AKP’liden çok AKP’li olan Mehmet Ağar var tabii.
Sözü
edilen eski içişleri bakanı acaba hangisi?
Avukat Murat Fatih
Ülkü ne diyor?
Velhasıl
azıcık umudumuz hukuka, hukukçulara bağlanmış durumda.
Özellikle
Yarımada bölgesini iyi bilen avukatlardan Murat Fatih Ülkü, “Urla -Zeytineli ve
Çeşme-Alaçatı'daki, ‘turizm yatırımlarına tahsis amacıyla’ verilen ‘acele
kamulaştırma kararı’, acele kamulaştırmanın yasal koşullarını taşımamaktadır
diyor.
Ülkü’ye
göre:
“2634
sayılı Turizmi Teşvik Kanunu'nun 8. maddesinde ‘acele kamulaştırmanın 2942
sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 27. maddesi hükümlerine göre yapılabileceği’
öngörülmüştür.
Kamulaştırma
Kanunu 27. maddesi de, ‘yurt savunması ihtiyacı gerektirdiğinde, (Danıştay'ın
da kabul ettiği üzere) kamu yararına ve kamu düzenine ilişkin acelelilik
gerektiren bir durumda veya özel kanunlarda öngörülen olağanüstü durumlarda’
acele kamulaştırma kararı verilebileceğini hükme bağlamıştır.”
Yani…
“Urla
Zeytineli ve Çeşme Alaçatı'daki turizm yatırımlarına tahsis amacı yukarıda
sayılan 3 durumun da kapsamına girmediğinden, acele kamulaştırmanın yasal
koşulları oluşmamıştır.”
* * *
Bir
de acı gerçek var elbet.
Eğer
tepeden “şu şöyle, bu böyle olacak” denirse, yargıdan da o iradenin aksine
karar çıkması zor.
Yine
de denemekten başka çare yok.
En
azından, iç hukuk yollarını tüketmek için!
Yorumlar
Yorum Gönder