26 milyon test yapılsaydı! / Feyzi Hepşenkal




COVİD-19 kabusunda ülkemizi çok gelişmiş veya az gelişmiş ülkelerle değil, pek çok yönden bize benzeyen bir ülke ile karşılaştırmak gerekiyor.
Bence en uygunu, Rusya.
Coğrafyalarımız yakın, ekonomimiz eh işte, yönetim biçimimiz neredeyse aynı.
Bakalım öyleyse:
Rusya’nın nüfusu 145,938,709; Türkiye’nin 84,396,114.
Yani iki mislinden az.
Rusya, 26,610,623 test yapmış bugüne kadar; Türkiye ise 4,489,360.
Yani altı mislinden fazla.
Rusya’da saptanan vaka sayısı, 806,720; Türkiye’de 224,252.
Yani dört mislinden az.
Tablo bu.
Ya şu soru:
Türkiye’de 26 milyondan fazla test yapılsaydı, vaka sayısı kaç olurdu?

* * *

COVİD 19’un yarattığı hasarı memleketi yönetenler biliyor mu, bilemem ama bizlerin bilmediği kesin.
Açıklanan verilerin yetersizliği bir yana, doğruluğu dahi meçhul.
Hele az önceki sorunun olası yanıtı, resmen kandırıldığımızı kanıtlar gibi.
Öyle ya…
Testi ne kadar az yaparsanız, vaka sayısı da o denli az çıkar!

* * *

Yine herkesin gördüğü, bildiği; ölüm sayıları daha durağanken, vaka sayılarının büyük bir hızla katlandığı değil mi?
Moral bozmak istemesem de, bilmek iyidir ve The Guardian’da yayınlanan Adrienne Matei imzalı yazıdan birkaç bölümü bu nedenle okumalısınız şimdi:
·         Halk arasındaki yaygın inanış, bir hastalık ‘hafif’ seyrettiğinde endişelenecek çok fazla şey olmadığını düşündürür. Buna karşın, eğer Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) küresel Covid-19 vakalarının yüzde 80’inden fazlasının hafif veya asemptomatik olduğuna dair verileriyle kendinizi teselli ediyorsanız, bunu bir kez daha düşünün. Virologlar, Sars-CoV-2’nin biyomekaniğini anlamak için birbirleriyle yarışırken, bir şey giderek daha açık hale geliyor: ‘Hafif’ vakalar bile ilk düşünüldüğünden daha karmaşık, tehlikeli ve atlatılması zor olabilir.
·         Doktorlar artık Covid-19’un kronik yorgunluk ve diğer belirtilerin yanı sıra yalnızca akciğerleri ve kanı değil, aynı zamanda böbrekleri, karaciğeri ve beyni etkilediğini biliyorlar. Virüs henüz organlar üzerindeki bu uzun vadeli etkilerinin daha iyi anlaşılması için yeterince eski olmasa bile, bir hastanın hastaneye yatırılmasının gerekip gerekmediği fark etmeksizin, organların iyileşme sürecini engelleyerek kendini gösterebilir.
·         Şimdilerde gündeme gelen bir başka rahatsız edici olgu ise ‘uzun vadeli’ Covid-19 hastaları; bunlar, hastalığı aylar boyunca yaşayan insanlar. Bu ayın başlarında Hollanda’da yayınlanan bir raporu hazırlamak için, araştırmacılar, kalıcı belirtiler bildiren 1622 Covid-19 hastasıyla görüştü; yaş ortalaması 53 olan hastalarda yoğun bir yorgunluk hissi (yüzde 88), kalıcı nefes darlığı (yüzde 75) ve göğüste daralma hissi (yüzde 45) yaşandığı tespit edildi. Hastaların yüzde 91’lik bölümü hastaneye yatırılmadı ve bu durum, Covid-19’u ‘hafif’ denilen biçimde geçirmelerine rağmen bu yan etkilerden muzdarip olduklarını gösteriyor. Araştırmaya katılan hastaların yüzde 85’i Covid-19’a yakalanmadan önce kendilerini genel olarak sağlıklı bulurken, yalnızca yüzde altısı virüsü kaptıktan bir ay veya daha fazla zaman geçtikten sonra aynı şekilde hissettiğini ifade etti.

* * *

Yazıda hastalığın hafif seyrinden söz edilmiş sadece.
Beterin beteri var.
Diyelim ki virüse yakalandınız, durumunuz ağırlaştı, yoğun bakıma kaldırıldınız ve hatta entübe edildiniz ama şanslıydınız, geri döndünüz hayata.
Sonra ne olacak?
Demem o ki, asıl çabayı virüsten korumak için göstermeli insanlar.
Salgını ciddiye almayan şaşkın ve sorumsuzlardan çooook uzak durmalılar.
Maske, mesafe, hijyen kuralına özenle uymalılar.
Ve “son pişmanlık fayda etmez” sözünü asla unutmamalılar.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zilli adıyla çıkan biranın sonucu: #EfesBoykot

1 fotoğraf 1az bilgi / Filiz Akın, Ayhan Işık, Vahi Öz, Öztürk Serengil KADIN BERBERİ

Adres: @AkpCocuklari / Feyzi Hepşenkal