Atarlar mı şimdi beni içeri? / Feyzi Hepşenkal
Uluslararası Af Örgütü’nden gelen e-posta,
özünde ABD’de yaşanan son olayları konu alsa da; size, bana, aklında fikrinde
“insan” olan, insana yapılan tüm kötülükler karşısında yüreği sızlayan her
insana yapılan bir çağrı.
“Bir
polis memurunun yedi dakika boyunca duruşunu değiştirmeden, diziyle boynuna
bastırdığı sırada George Floyd, ‘Lütfen, nefes alamıyorum!’ diyordu. Elleri
kelepçeli bir şekilde yere yatırılan George ‘Ölmek üzereyim’ diye sesleniyordu.
Polis memuru en sonunda dizini çektiğinde George’un bedeni hareketsizdi” diye
başlayan çağrı metni, şöyle sona eriyor:
“ABD’de
George’un öldürülmesini protesto etmek için sokaklara çıkan ve yetkililerden
yanıt talep eden insanlar ise polis baskısıyla karşılaşıyor.
Hemen
harekete geç ve ABD yetkililerine, George Floyd’un öldürülmesinde sorumluluk
taşıyan herkesten hesap sorulmasını sağlama çağrısı yap!”
* * *
Ne yapılabilir ki?
En azından, “25 Mayıs 2020’de Minnesota
Eyaleti’ne bağlı Minneapolis’te 46 yaşındaki George Floyd’un kendisini
gözaltına almak isteyen polisler tarafından öldürüldüğünü öğrenmekten derin bir
üzüntü yaşıyorum. Bu trajediden sorumlu polis memurlarının uygulamaları hiçbir
şekilde haklı gösterilemez. Bu uygulamalar, ABD’deki ırksal ve etnik
azınlıklara karşı aşırı güç kullanımına ilişkin yaygın pratiği yansıtmaktadır”
der, imzayı basar ve Minnesota Valisi Tim Waltz’e gönderirsin bir mektup.
Aynen öyle yaptım.
İmzaladım ve memnuniyetle gönderdim o
mektubu.
Lütfen son cümlesini de okuyun:
“Hiç kimse, kendisini korumakla görevli
kişilerle muhatap olurken hayatından kaygı duymamalıdır.”
Sadece ABD için değil, Türkiye için de, çok
yer için de geçerli bu cümle; ibret olsun âleme!
* *
*
Ya şimdi, Minnesota Valisi Tim Waltz beni ABD
Başkanı Trump’a şikayet ederse…
Ya Başkan Trump, yakın dostu Erdoğan’ı arayıp
“At şu herifi içeri” derse…
Ya bu rica yerinde getirilir ve “o herif”
yani, ben, misal “ABD’nin iç işlerine karışmak” iddiasıyla içeri atılırsam?!
Böyle bir suç var mı, bilmem.
Yoksa da “ABD ahalisini galeyana getirmek”
derler.
Hiç olmadı “Yabancı devlet büyüklerine
hakaret” falan diye, uydururlar bir şey!
Ha, ha, ha…
Ne senaryo ama.
* * *
Ben güldüm fakat siz gülmeyin.
Bu senaryonun çok daha saçma sapan, çok daha
inanılmaz olanları gerçekten yaşanmıyor sanki.
ABD’de değilse bile…
Türkiye’de!
Yorumlar
Yorum Gönder