Yalan yok, umutsuzum… / Feyzi Hepşenkal
Umutsuzum
çünkü bu kafayla ne pandeminin üstesinden gelme şansı var, ne ona bağlı öteki
sorunları çözme ihtimali.
Epey
aradan sonra dışarı çıktım, Foça sahilinde yürüdüm, çarşıya kadar gidip,
geldim.
Bakmayın,
Foça dediğime.
Foça
bir örnek sadece.
İzmir’in
her yerinde, İstanbul’da, Diyarbakır’da, Rize’de veya Antalya’da, Ankara’da,
Bursa’da; şehirlerin merkezinde ya da ilçelerinde, köylerinde farklı bir
manzara olmadığına eminim.
* * *
Manzara
ise şu:
Yolun
deniz tarafında yatanların, oturanların hiçbirinde maske yok.
Hafta
sonunun yoğunluğu da eklenince kalabalığa, iyice iç içe, dip dibe girmiş ahali.
Ona
rağmen gencinde yaşlısında, kadınında erkeğinde maske yok.
Sanki
oraları, virüse kapalı bölge.
Sanki
virüs, “insancıklar ne güzel keyif yapıyor, görmezden geleyim garipleri” diyor!
“Of”
mu diyeyim, “vah” mı diyeyim?!
* * *
Ya
kaldırımdan gelip, gidenler…
Ya
yoldan geçenler.
Kabaca
sayım yaptım.
Maskeyi
doğru düzgün, adabıyla takanlar; en iyi ihtimalle yüzde elliydi.
Yani…
Tipik
bir Türkiye gerçeği!
* * *
Bu
umursamazlık, insan hayatına kastetmedeki ısrarlı aymazlık; hayret bir şey.
Utanma
yok.
Orası
kesin.
Bari
kendi canını düşün be insafsız!?
* * *
“Temenni
ve Uyarı” Bakanı sayın Fahrettin bey, siz de anlayın artık.
Eminim
dünyanın en yetenekli “mesaj yazarları” ile çalışıyorsunuz, hani “mesaj yazma
ödülü” verilse, ekibiniz dünya şampiyonu olur.
Fakat
görün artık.
Bu
kafayla gide gide geldiğiniz yerin adı:
NAFİLE.
Saklamayın,
gizlemeyin gerçekleri.
Gerçek,
açıklananın 10 misli ise 10 misli.
Bunu
bilmedikçe, dehşetin şamarını yemedikçe; hastanelerdeki yürek parçalayan
görüntüler dizi film gibi gösterilmedikçe; insanların aklı başına gelmeyecek,
gelmeyecek, gelmeyecek.
* * *
Bütün
bunlar kadar önemli olan başka bir şey de, geçen yılın Ağustos ayındaymışçasına
günün gün eden yurdum insanını ne uyaran, ne denetleyen tek kişiyi ortalıkta
göremememdi.
Anlaşılan
herkes haftada bir, İçişleri Bakanlığı’nın bando mızıka ile ilan ettiği toplu
teftişe alışmış, alıştırılmış!
Hal
böyle olunca da haftanın 6 günü, yasalar, kararlar kağıt üzerinde kalmaya;
vatandaş virüsü kapmaya, hastalanmaya ve daha fenasına mahkum bırakılmış.
Oysa
cezaların en hafifi olan “idari para cezası” ile bu mahkumiyetten kurtulmak
mümkün.
Bizi
yönetenlerin canımıza kastı mı var, anlamadım!
Yorumlar
Yorum Gönder