Araştırmacı vatandaş olmak! / Feyzi Hepşenkal
Önce
üç kere tahtaya vurup “Allah korusun” diyelim ve korkulu rüyamız deprem
gerçeğini, 1999 yılı Ağustos ayında yaşanan büyük felaket vesilesiyle tekrar
gündeme getirelim.
O
tarihte Star gazetesinde yazıyor ve Ankara’da çalışıyordum. Ama birkaç günlük
kaçamak yapmış, ailemle beraber önce Çeşme’ye gitmiş, sonra Foça’ya gelmiştik.
Hiç
hissetmedik depremi.
Cumartesi
sabahı kalktığımızda dikkatimizi çeken şey, elektriklerin kesik olmasıydı.
Bahçelere
bakan Hüseyin amca vardı. Onu gördüm, selamlaştık. İlk haberi ondan aldık,
“İstanbul’da deprem olmuş galiba” dedi.
Telekomünikasyon
altyapısı yetersizdi. “Ne olduğunu anlamak” için epey zaman geçti.
Bugüne
gelince ise zamanı geçmeyen şey, deprem veya benzeri kriz anlarında haberlerin kulaktan
kulağa, takla ata ata yayılıp, üremesi…
Yalanın
ve yanlışın, doğru ve gerçeğin yerine geçmesi.
O
nedenle teyit.org’tan Kansu Ekin Tanca’nın derli
toplu uyarılarını “önemli sayılabilecek” her olay için dikkate almanızı öneriyorum.
* * *
Yaşadığımız
“bilgi ve hız çağı” aynı zamanda, “yanıltmaya, aldatmaya, istismara” da çok
açık.
Bazen
büyük ve kirli hesaplar devreye giriyor. İnsanları kışkırtıp, telafisi imkansız
acılara yol açılıyor.
Bazen
sadece bir manyak, kendi tuhaf zevkleri için yalanı zehirli bir yılan gibi
kullanıyor!
En
basitinden, kamuoyunun tanıdığı ve başına kaza bela gelen kişiler hastaneye
düşmeye görsün. Hayatını yitirmeden defalarca mezara konuyor.
* * *
Ey
halkım.
Her
gördüğüne inanma.
Her
duyduğuna kanma.
Her
okuduğunu ciddiye alma.
* * *
Madem
bilgi ve hız çağındayız, madem internet her an elinin altında; oradan önüne
gelen haberi, iddiayı paylaşmadan önce bir dur.
Nefes
al biraz.
Elindeki
teknolojiyi sen de kullan.
Araştırmacı/soruşturmacı
gazete ve gazeteci kalmamış olabilir.
Onların
yerine sen geç.
Sor,
soruştur.
Ara,
araştır.
İş işten geçmeden, ona buna alet olmadan; doğru bilgiye ulaş, en azından ulaşmaya çalış.
Yorumlar
Yorum Gönder