Rektör “oluvermek” yetmiyor / Feyzi Hepşenkal
Aslında
işi gücü bırakıp, bir kısım Prof.’un rektör olabilmek için verdiği amansız
mücadeleyi (!) incelemek gerekiyor sadece.
Tesadüfen
gözüme ilişen ama altını üstünü, sağını solunu deşip, birbirinden ilginç (!)
hikayelere rastladıkça; önerdiğim incelemenin “memleketin bugünü ve geleceği”
açısından ne denli önemli olduğu hemen ortaya çıkıyor.
Önce
soralım:
-
Nasıl rektör olunur?
Yüksek
Öğretim Kurumu’nun çeşitli vesilelerle açıkladığı “rektör olma kriterleri” öyle
aman aman koşullar içermiyor:
·
"Profesör" olarak en az üç yıl
görev yapmış olması,
·
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nu
hükümlerine göre devlet memuru olarak istihdam edilebilmek için engel bir halin
bulunmaması,
·
Rektör olarak atama işleminin ikmal edildiği
tarih itibarıyla 67 yaşını tamamlamamış olması.
* * *
Hepsi
bu kadar.
Yani
mesleki yeterlilik, bilimsel kariyer, kazanılmış başarı, yayınlanmış
eser/kitap/makale vs.
Buna
benzer şeyler aranmıyor, başka hiçbir ölçüt yok.
Dolayısıyla
memleketteki 28 bin Prof.’un çoğu için rektör olma imkanı var.
Fakat
imkan yetmiyor tabii.
Hatırlı
eş-dost bazen işe yarasa da, Külliye ile arada sağlam bir bağ olması,
rektörlüğe giden yoldaki tüm engelleri külliyen aşmaya yetiyor. Örnekse, AKP’li
olmak ve liderin gözüne girmek, o bağın kurulmasında yüzde 100 etkili bir
durum!
* * *
Yine
de 200’den fazla rektörden biri olabilmenin temel koşulu, bıkmadan usanmadan
“rektör olmayı istemekten” geçiyor.
Hayatınız
Bursa’da geçmiş olabilir, buna karşın Hitit Üniversitesi Rektörlüğü’nün yenilenme
zamanı gelmişse hemen koşmalısınız Çorum’a!
Bakın
mesela…
2015
yılında kurulan Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi’nin ilk rektörlüğü için
YÖK’ün hazırladığı kısa listeye Prof. Dr. Süleyman Özdemir, Prof. Dr. Bedriye
Tunçsiper ve Prof. Dr. Fahrettin Göktaş girmişti o zaman.
Cumhurbaşkanı,
Süleyman Özdemir’i istedi ve hâlâ rektör kendisi.
Ya
üç adaydan, diğer ikisi?
15
Temmuz’dan sonra Fatih Koleji’nin üniversitesine el konulup, adı İzmir
Demokrasi Üniversitesi’ne dönüşünce; Prof. Bedriye Tunçsiper hop geliverdi
İzmir’e.
Bandırma
Üniversitesi’nin 2015 yılındaki üçüncü sıra adayı Prof. Fahrettin Göktaş ise
azimle bekledi ve geçen gün açıklanan son kararname ile o da Elazığ Fırat
Üniversitesi Rektör oluverdi.
* * *
Ne
var ki, rektör oluvermekle, kişiler “dolgun maaşa/makam sahibi olmanın
avantajlarına/protokole üst sıralara” oluveriyor amma eğitim kurumları
üniversite oluvermiyor.
Hele
dünyada adı sanı bilinen, “başarılı” olarak nitelenen kurumlar hiç olunamıyor.
* * *
Dünyanın
en iyi üniversitelerini sıralayan Şanghay Klasmanı’nın 2020 listesinde bize
yine hüsran vardı.
İlk
100 sırada bulunan, Harvard, Stanford, Cambridge, MIT, Berkeley, Princeton,
Columbia, Oxford, Yale, Cornell, Johns Hopkins, Duke gibi Amerikan ve İngiliz…
Ya
da Paris-Saclay, University of Copenhagen, Sorbonne, University of Munich, University
of Zurich, University
of Oslo, Stockholm University, Moscow State University gibi Avupa…
Veya
University of Toronto, The University of Tokyo, The University of Melbourne, Peking
University, The University of Queensland, University of Science and Technology
of China, National University of Singapore gibi Kanada ve Uzakdoğu
üniversiteleri arasında; Türkiye'den hiçbir üniversite yoktu.
İlk
200 arasında da yoktu.
İlk
300 arasında da yoktu.
İlk
400’ün sonlarına doğru, İstanbul Üniversitesi vardı yalnızca.
* * *
“Neden
böyle?” sorusuna verilecek yığınla cevap bulunur.
Ama
onlardan biri de “rektörler” olacaktır/olmalıdır mutlaka!
Yorumlar
Yorum Gönder