26 milyon öğrenci de, böyle mi olacak yani? / Feyzi Hepşenkal
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha
düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bilmezdi ki oturduğumuz semti
Geldi mi de gidici-hep, hep acele işi!
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi
Atlastan bakardım nereye gitti
Öyle öyle ezberledim gurbeti
Sevinçten uçardım hasta oldum mu
40'ı geçerse ateş, çağrırlar İstanbul'a
Bir helalleşmek ister elbet, diğ'mi, oğluyla!
Tifoyken başardım bu aşk oyununu
Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu
En son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar
için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim
Hayatta ben en çok babamı sevdim...
Örgün öğretimde 18 milyon…
Sözün
başında bu dizeleri neden aktardığımı, yazının sonunda anlayacaksınız.
Fakat
önce bir dizi fotoğraf çekmeliyim.
Milli
Eğitim Bakanlığı’nın verileri örgün eğitimde, 18 milyon 108 bin 860 öğrenci
bulunduğunu gösteriyor Türkiye’nin okullarında.
Bunun
1 milyon 564 bin 813’ü okul öncesi eğitim kurumlarında, 5 milyon 267 bini 378’i
ilkokullarda, 5 milyon 627 bin 075’i ortaokullarda, 5 milyon 649 bin 594’ü
ortaöğretimde (Genel+Mesleki Ortaöğretim+Din Öğretimi) yer alıyor.
Son
rakamın açılımı ise şöyle:
Genel,
3.250.334
Mesleki
Ortaöğretim, 1.793.391
Din
Öğretimi, 605.869
Yüksek öğretimde kaç öğrenci var?
Diğer
yanda üniversiteler… YÖK’ün açıkladığı verilere göre:
Önlisans
eğitimi gören, 2.829.430 öğrenci var.
Lisans,
4.420.699
Yüksek
lisans, 394.174
Doktora,
96.199
Toplamda
7 milyon 740 bin 502 kişi eğitim görmekte, Türkiye’nin üniversitelerinde.
Ve
tüm okullardaki öğrenci sayısı da, 25 milyon 849 bin 362 olarak geliyor
önümüze.
Ağla gitar, çal gitar!
Sayılar
heybetli.
Ya
okullarımızda verilen eğitimin kalitesi?
Ulusal,
uluslararası araştırmaların sonuçları malum.
Yani
“hiç sormayın” dersem, gayet yerinde bir özetleme yapmış olurum, iki sözcükle!
Hepsi
bir yana, manzarayı “uygulamalı” biçimde göstermem de mümkün.
Bir
TV kanalında yayınlanan yarışma programı; Ben Bilirim.
Soruyorlar
“ben bilirim” iddiasıyla ekrana çıkanlara:
“Türk
milli eğitiminin mihenk taşlarından, köy enstitülerinin kurucusu, kültür ve
siyaset adamıdır…”
Kimdir
o?
İbretle
izleyin bu hazin manzarayı ve “ya 26 milyona yakın öğrencinin de akıbeti böyle
olursa” diye kara kara düşünün ve kahredin kendinizi.
Sorunun
yanıtı, sözün başındaki dizelerle çok yakından ilgili.
Çünkü
yazan Can Yücel.
“Babam”
dediği kişi ise Hasan Ali Yücel.
Cumhuriyet
tarihinde adı en çok bilinen ve zaten bilinmesi gereken ama maalesef
“bilinemeyen” Milli Eğitim Bakanı yani.
Bilmeyene
de, öğretmeyene de yazık.
Çok
yazık.
Yorumlar
Yorum Gönder