Yeter ki, Homeros gelsin İzmir'e
Milliyet’ten Özay Şendir, 13 Eylül yazısının bir bölümünde,
demiş ki:
İzmir’e Homeros Festivali geliyor
Salı akşamı, İzmir Büyükşehir
Belediye Başkanı Tunç Soyer ile İzmir Fuarı’nın içinde yaklaşık bir saat
geçirdik.
Bunun yarım saati fuar alanında dolaşan başkanı, gözlem kısmıydı, kalan yarım saati de Radyo Viva’daki programım için söyleşiydi.
Daha önce yine bu köşede yazmıştım. İzmir, dünyanın en tanınmış yazarı Homeros’un doğup, yaşadığı şehir, bu fırsat kullanılmalı diye...
Haliyle sordum başkana “Bu konuda ne yapacaksınız?” diye, meğer büyük bir Homeros Festivali hazırlıyorlarmış.
İşin gazı kaçmasın, başkan açıkladığında medyada daha fazla haber olması için fazla detaya girmiyorum.
Ancak Homeros’un adından ve ününden, çok daha fazla faydalanacak gelecekte İzmir.
Bir yanda Karaburun’da binlerce köylüye nergis soğanı dağıtan, toprağı unutmayalım diyen, diğer yanda yanan ormanlara, kepçe, kazma, kürek sokmak yerine, ormanları ve yangın ekolojisini bilen isimlerin öncülüğünde, yaralarını sarması için ormana zaman tanımak gerektiğini, yerel tüm unsurlarla konuşan, tartışan bir portre.
Soyer’in adaylık sürecindeki hayali, İzmir’i, Türkiye’nin kültür başkenti haline getirmekti. Homeros, belli ki bu uğurda hemşehrisine yardım edecek...
Bunun yarım saati fuar alanında dolaşan başkanı, gözlem kısmıydı, kalan yarım saati de Radyo Viva’daki programım için söyleşiydi.
Daha önce yine bu köşede yazmıştım. İzmir, dünyanın en tanınmış yazarı Homeros’un doğup, yaşadığı şehir, bu fırsat kullanılmalı diye...
Haliyle sordum başkana “Bu konuda ne yapacaksınız?” diye, meğer büyük bir Homeros Festivali hazırlıyorlarmış.
İşin gazı kaçmasın, başkan açıkladığında medyada daha fazla haber olması için fazla detaya girmiyorum.
Ancak Homeros’un adından ve ününden, çok daha fazla faydalanacak gelecekte İzmir.
Bir yanda Karaburun’da binlerce köylüye nergis soğanı dağıtan, toprağı unutmayalım diyen, diğer yanda yanan ormanlara, kepçe, kazma, kürek sokmak yerine, ormanları ve yangın ekolojisini bilen isimlerin öncülüğünde, yaralarını sarması için ormana zaman tanımak gerektiğini, yerel tüm unsurlarla konuşan, tartışan bir portre.
Soyer’in adaylık sürecindeki hayali, İzmir’i, Türkiye’nin kültür başkenti haline getirmekti. Homeros, belli ki bu uğurda hemşehrisine yardım edecek...
Hep yazdım...
Misal 2 Ağustos'ta Milliyet'te olduğu gibi:
İzmir’in Homeros’u...
Klaros’ta (Ahmetbeyli) kazı yapan
Lui Robert, 1950 yılında Homeros heykelinin gövdesini toprak altından çıkardı,
İzmir Müzesi’ne gönderdi.
30 yıl sonra heykelin başı bulundu aynı yerde, Efes Müzesi’ne gitti.
Yıllarca ayrı kaldı baş ile gövde.
Baskı.
Israr.
Mücadele.
Homeros, İzmirliydi.
Baş, gövdenin üzerine gelmeliydi.
Geldi de.
2004 yılından beri Homeros, bir bütün olarak İzmir Müzesi’nde.
Homeros’un başı gövdesinin üzerine geldi ama bizim aklımız başımıza gelmedi, gelmiyor.
Çayır çimene Homeros adını vermekten ötesini algılayamayan bir kafa yapısı hükmettiği sürece bu şehre.
Korkarım, gelmeyecek de!
* * *
Oysa İzmir Tarih ve Sanat Müzesi yöneticisi arkeolog Cemil Kanca, Homeros heykeline özellikle yabancı turistlerin büyük ilgi gösterdiğini ve en önemlisi “İzmir’i çağrıştıracak en güzel simgenin Homeros olduğunu” söylerken; boşuna mı konuşuyor acaba?
Asla.
Elimde güç olsaydı, yetki olsaydı, imkân olsaydı.
20 yıldır savunduğum şeyi çoktan yapmıştım.
Homeros kalkmıştı ayağa.
Yürüyordu İzmir’in sokaklarında.
Koşuyordu oradan oraya.
Bir bakmışsınız, Meles’den Bornova’ya.
Bir bakmışsınız, Agora’dan Kadifekale’ye gidiyordu.
Ve dünyanın her köşesinden gelen insanlara:
Homeros’un İzmir’ini anlatıyordu.
Ama biz beceremedik.
İzmir’in Homeros’unu anlatamadık kimselere.
Şimdi umutlandım, Cemil Kanca sayesinde heyecanlandım yine.
Onun için, konuş Hocam.
Yüksek sesle konuş.
Bağır.
Haykır.
Çünkü haklısın.
30 yıl sonra heykelin başı bulundu aynı yerde, Efes Müzesi’ne gitti.
Yıllarca ayrı kaldı baş ile gövde.
Baskı.
Israr.
Mücadele.
Homeros, İzmirliydi.
Baş, gövdenin üzerine gelmeliydi.
Geldi de.
2004 yılından beri Homeros, bir bütün olarak İzmir Müzesi’nde.
Homeros’un başı gövdesinin üzerine geldi ama bizim aklımız başımıza gelmedi, gelmiyor.
Çayır çimene Homeros adını vermekten ötesini algılayamayan bir kafa yapısı hükmettiği sürece bu şehre.
Korkarım, gelmeyecek de!
* * *
Oysa İzmir Tarih ve Sanat Müzesi yöneticisi arkeolog Cemil Kanca, Homeros heykeline özellikle yabancı turistlerin büyük ilgi gösterdiğini ve en önemlisi “İzmir’i çağrıştıracak en güzel simgenin Homeros olduğunu” söylerken; boşuna mı konuşuyor acaba?
Asla.
Elimde güç olsaydı, yetki olsaydı, imkân olsaydı.
20 yıldır savunduğum şeyi çoktan yapmıştım.
Homeros kalkmıştı ayağa.
Yürüyordu İzmir’in sokaklarında.
Koşuyordu oradan oraya.
Bir bakmışsınız, Meles’den Bornova’ya.
Bir bakmışsınız, Agora’dan Kadifekale’ye gidiyordu.
Ve dünyanın her köşesinden gelen insanlara:
Homeros’un İzmir’ini anlatıyordu.
Ama biz beceremedik.
İzmir’in Homeros’unu anlatamadık kimselere.
Şimdi umutlandım, Cemil Kanca sayesinde heyecanlandım yine.
Onun için, konuş Hocam.
Yüksek sesle konuş.
Bağır.
Haykır.
Çünkü haklısın.
10 yıl sonra, 5 Temmuz’da ise demiştim ki:
BBC aralarında yazar, akademisyen,
gazeteci, eleştirmen ve çevirmenin olduğu 35 ülkeden 108 kişiye
"insanların düşüncelerini şekillendiren" eser ve yazarları sormuştu.
Sonuçta 33 farklı dilden roman,
şiir, masal ve oyun içeren 100 kitaplık bir liste hazırlandı.
İlk 10 sırada yer alan eserler
şunlardı:
1. Odysseia - Homeros (MÖ. 8’inci
yüzyıl)
2. Tom Amca’nın Kulübesi - Harriet
Beecher Stowe (1852)
4. 1984 - George Orwell (1949)
5. Parçalanma - Chinua Achebe
(1958)
6. Binbir Gece Masalları -
(8-18’inci yüzyıl)
7. Don Kişot - Miguel de Cervantes
(1605-1615)
8. Hamlet - William Shakespeare
(1603)
9. Yüzyıllık Yalnızlık - Gabriel
García Márquez (1967)
10. İlyada - Homeros (MÖ. 8’inci
yüzyıl)
Listenin başında ve sonunda aynı insanın iki eseri yer alıyor.
O kişi, Homeros.
İzmir'de yaşamış, bizlerin bastığı
toprağa basmış, soluduğu havayı solumuş, içtiği suyu içmiş Homeros.
Defalarca yazıp, söyledim.
Homeros, İzmir'in taşı toprağı,
havası suyu olmalı.
İzmir'de yeniden vücut bulmalı.
Aramızda yaşamalı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı
Tunç Soyer'e öneriyorum.
Dünyanın en değerli hazinelerinden
birine sahibiz.
Bu hazineyi akılla ve cesaretle
değerlendirebileceğimiz 1001 proje üretmek mümkün.
İzmir'i dünyada 1 NUMARA yapmaya
var mısınız?
NETİCE:
Varmış meğerse de…
Haberimiz yokmuş!
Hiç dert değil.
Homeros tüm haşmetiyle İzmir'e gelsin de, nasıl gelirse gelsin.
Yorumlar
Yorum Gönder