Ağaoğlu'nun 10 yıl önceki itiraflarından sonra değişen ne var⁉
Ağaoğlu'ndan tüyler
ürperten itiraflar
Türk inşaat
sektörünün önde gelen gruplarından Ağaoğlu'nun Yönetim Kurulu Başkanı Ali
Ağaoğlu, 17 Ağustos depreminin 10. yıldönümü ertesinde İstanbul konut yapısına
ilişkin şok açıklamalar yaptı.
20.08.2009 - 10:16,
Son Güncelleme: 20.08.2009 - 13:45
Referans
Gazetesi'nden Ayten Güvenkaya'ya konuşan Ağaoğlu, olası bir depremde uzmanların
açıkladığı 50 bin binadan çok daha fazlasının yıkılacağını, can kaybının ise
milyonları bulabileceğini belirtti. Ağaoğlu, "Avazım çıktığı kadar
bağırıyorum. İstanbul konut inşaat sektörünü en iyi bilen isimlerden biri
olarak söylüyorum ki; mevcut yapı stoğunun yüzde 70'i deprem açısından güvenli
değil. 1970'li yıllarda İstanbul'un Anadolu yakasında yapılan yapıların
büyük bir kısmına inşaat malzemesini ben sattım. Kumları Marmara Denizi'nden
demirleri hurdadan çektik. O zamanın şartlarında en iyi malzeme buydu.
Sadece biz değil tüm firmalar aynı şeyi yapıyordu. Deprem olursa
İstanbul'a ordu bile giremez, ölen şanslıdır" itirafında bulundu.
Herkes böyle çalışıyordu
Herkes böyle çalışıyordu
O dönem Anadolu
yakasında Bağdat Caddesi dahil olmak üzere çok sayıda inşaat yaptıklarını
belirten Ağaoğlu, malzeme ve işçiliğin kaliteli olmadığına dikkat çekti.
Ağaoğlu, şöyle devam etti:
"En lüks
semtlerdeki o süslü püslü binalar için konuşuyorum; çoğu sadece tuğla üstünde
duruyor, içleri gitmiş. 1970'li yıllar, sanayağ ve benzinin karneyle
alındığı zamanlardı. İbrahim Tatlıses'in dediği gibi, Urfa'da Oxford vardı da
okumadık mı? Yani o dönemde en iyi malzeme onlardı. Teknoloji yoktu, betonlar
kürekle karıştırıldı. Sağdan sola en az beş kere karıştırılması gerekirdi.
Beton işleri de Doğulu ekiplerin elindeydi. İşçilere laf da anlatamazdık. Bir
kere çevirip bırakırlardı.
Yani kısaca kum
kötü, malzeme kötü, işçilik kötü. Tüm firmalar böyle çalışıyordu. Belki
karamsar bir tablo çiziyorum ama ilkokuldan bu yana işin içindeyim. İşin
mutfağında yetişen biri olarak söylüyorum ki; mevcut yapı stoğunun yüzde 70'i
deprem açısından güvenli değil. Binalar resmen iman kuvveti ile ayakta
duruyor. Binaların 17 Ağustos'ta nasıl karton gibi yıkıldığını
unutmamak lazım."
Belediyelere yetki verilmeli
Belediyelere yetki verilmeli
Deprem yüzünden
büyük bir kayba uğramadan 15 senelik zaman diliminde binaların Kentsel Dönüşüm
Yasası ile yeniden yapılandırılabileceğini vurgulayan Ağaoğlu, bununla birlikte
yasanın ek düzenlemelere ihtiyacı olduğunu ifade etti. Kentsel Dönüşüm'ün işler
durumda olmadığını, planlama yetkisindeki belirsizliğin halen sürdüğünü
kaydeden Ağaoğlu, belediyelere daha aktif yetkiler verilmesi gerektiğini
açıkladı.
Ağaoğlu, şöyle
devam etti: "Yasada ek yönetmeliklerle belediyelere planlama yetkisi
verilmesi gerekiyor. Bu konuya Bakanlık düzeyinde ilgili herkese ilettik,
herkes aynı fikirde ancak kimse adım atmıyor. Herkeste rant korkusu var. Ancak
biz inşaat şirketleri kişiye ranttan bahsetmiyoruz, bölgeye ranttan
bahsediyoruz. Bundan İstanbul halkı kazanacak. TOKİ bunu başarıyla yapıyor ama
bu işin altından tek başına kalkması mümkün değil. Özel sektör de bunu
vatandaşla tek başına yapamıyor."
Türkiye'deki inşaat
firmalarının sermaye, bilgi birikimi ve teknolojik açıdan dünya firmaları ile
boy ölçüşebilecek bir yapıda olduğunu söyleyen Ağaoğlu, deprem yönetmeliğinden
sonra inşaat sektörünün artık siyah ve beyaz kadar ayrıştığını kaydetti.
Ağaoğlu, "Yönetmelik öncesi binalarda mühendislik ve mimarlık adına hiçbir
şey yoktu. Kalfadan bozma müteahhitlik vardı" diye konuştu.
Deniz kumu, taşıma sistemlerini çürütüyor
Ağaoğlu'nun İstanbul'daki binalarının yapımında kullanıldığını söylediği deniz kumunun, denizden çıktığı haliyle kullanılması mühendislik kurallarına aykırı. Bu kum, içinde balçık, midye kabuğu gibi organik maddeler barındırdığı ve tuzlu olduğu için beton içinde boşluk yaratıyor. Dolayısıyla deniz kumunun inşaatta kullanılabilmesi için çok iyi yıkanması ve kırma taşla karıştırılması gerekiyor. Deniz kumu sadece betona zarar vermiyor, içinde boşluk yarattığı ve suyu geçirdiği için beton içindeki demiri de çürütüp korozyona yol açıyor. Böylece binaların taşıma sistemleri de yok oluyor. İnşaat Mühendisleri Odası verilerine göre, İstanbul'da mühendislik hizmeti görmeden yapılan yapıların yüzde 70'i bu riski taşıyor.
Büyüklüğü 7 ve üzeri olacak olası bir depremde İstanbul'un durumu
70 bin konut yerle bir olacak.
70 ila 150 bin konut ağır hasar görecek.
250 ila 300 bin üretim tesisi zarar görecek.
70 ila 150 bin can kaybı, 150 ila 250 bin yaralı olacak.
400 bin aile evsiz kalacak.
70 milyar dolar maddi zarar meydana gelecek.
Ağaoğlu'nun yeniden yapılandırma önerileri
Belediyeler'in kentsel dönüşümde planlayıcı ve organize edici durumda olması gerekiyor.
Yönetmeliğe uygun olmayan binalar, komşu binalarla birleştirilip tek bir binada toplanabilir.
İstanbul konutları yukarı doğru yükselir ama fiili yeşil alanlar yaratılır.
Araçlar kapalı otoparka çekilir. Böylece hem yollar park alanı olmaktan kurtulur hem de binalar nitelikli hale gelir.
Deniz kumu, taşıma sistemlerini çürütüyor
Ağaoğlu'nun İstanbul'daki binalarının yapımında kullanıldığını söylediği deniz kumunun, denizden çıktığı haliyle kullanılması mühendislik kurallarına aykırı. Bu kum, içinde balçık, midye kabuğu gibi organik maddeler barındırdığı ve tuzlu olduğu için beton içinde boşluk yaratıyor. Dolayısıyla deniz kumunun inşaatta kullanılabilmesi için çok iyi yıkanması ve kırma taşla karıştırılması gerekiyor. Deniz kumu sadece betona zarar vermiyor, içinde boşluk yarattığı ve suyu geçirdiği için beton içindeki demiri de çürütüp korozyona yol açıyor. Böylece binaların taşıma sistemleri de yok oluyor. İnşaat Mühendisleri Odası verilerine göre, İstanbul'da mühendislik hizmeti görmeden yapılan yapıların yüzde 70'i bu riski taşıyor.
Büyüklüğü 7 ve üzeri olacak olası bir depremde İstanbul'un durumu
70 bin konut yerle bir olacak.
70 ila 150 bin konut ağır hasar görecek.
250 ila 300 bin üretim tesisi zarar görecek.
70 ila 150 bin can kaybı, 150 ila 250 bin yaralı olacak.
400 bin aile evsiz kalacak.
70 milyar dolar maddi zarar meydana gelecek.
Ağaoğlu'nun yeniden yapılandırma önerileri
Belediyeler'in kentsel dönüşümde planlayıcı ve organize edici durumda olması gerekiyor.
Yönetmeliğe uygun olmayan binalar, komşu binalarla birleştirilip tek bir binada toplanabilir.
İstanbul konutları yukarı doğru yükselir ama fiili yeşil alanlar yaratılır.
Araçlar kapalı otoparka çekilir. Böylece hem yollar park alanı olmaktan kurtulur hem de binalar nitelikli hale gelir.
Yorumlar
Yorum Gönder