Zor günler, yaratıcı çözümler / Feyzi Hepşenkal




Herkesin ağzındaki cümleyi, en son Kanada Başbakanı Trudeau da kullandı:
“Pandemi sona erse de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.”
Olmayacağı kesin.
Mesele ne olacağı, nasıl olacağı?!
Dert bir değil.
Sadece “ekonomi” başlığı bile sayısız sorun içeriyor ki, bunların başında da “belirsizlik, bilinmezlik” geliyor.
Ayşen Tekşen’in, Bloomberg’ten Simon Kennedy ve Michelle Jamrisko’nun analizine dair çevirisini okuyun mesela:
“Tekrar yükselişin düşüş kadar hızlı olduğu V-şekli, başlangıçta en çok rağbet gören seyirdi ama artık giderek daha fazla sayıda insan U-şekli için endişelenmeye başlıyor. En kötümserler, küresel büyümeye bir L ya da W seyri –ya da Romen harflerine pek benzemeyen daha yumuşak kıvrımlı bir yol- izliyormuş gibi bakıyorlar.”
Beterin beteri var oysa.
Ya Y- hatta Z- olursa?!

* * *

Aranan kan çözümdür.
Her alanda ve anlamda çözüm.
Ufku geniş, zihni berrak, aydınlığa odaklanmış insanların yönettiği ülkelerin sağlıklı ve kalıcı çözümler yaratma şansı daha fazla olacaktır doğal olarak.
Ötekiler ise dertlerine yanacaktır.
Ah’lar vah’lara karışacaktır yine!

* * *

Bereket arada küçük ama güzel şeyler oluyor da, biraz nefes alıyor, bir nebze de olsa gülümseyebiliyor insan.
Örnekse İstanbul’da başlayan ve hızla pek çok şehre yayılan “askıda fatura” uygulaması, hem dayanışma ruhuna katkısı, hem bir soruna çözüm olmasıyla, ilaç gibi geldi topluma.
“Ver 10 lira, 20 lira” demenin zamanı ve zemini geçmişti çünkü.
Gelinen, getirilen güvensizlik ortamına da çare oldu, askıda fatura.

* * *

Milano Belediyesi, mimar ve tasarımcıları “şehirdeki dükkanların ve kamusal alanların pandemi tedbirlerini takiben güvenli bir şekilde açılması için cihazlar ve çözümler tasarlamaya” davet etmiş bu arada.
Haydi İstanbul, Ankara, İzmir ve her yer…
Siz ne beklersiniz hâlâ?!

* * *

Sosyal mesafeyi sağlamak için bazı restoranların uyguladığı çözümler ilginç gerçekten.
Kimi aralara oyuncak pandalar koymuş.
Kimi kartondan insanlar.
Daha da ufku genişler ise şık giyimli, vitrin mankenleri yerleştirmiş masalara.
Hoş.

* * *

Dünyanın ilk tek masalı restoranı “Bord för en” (tek kişilik masa) 10 Mayıs’ta açılmaya hazırlanıyor. İsveç’in batısındaki Värmland’de ise Rasmus Persson ve Linda Karlsson, evlerine 50 metre uzaklıktaki çayıra bir masa ve bir sandalye koymuşlar yalnızca.
Yemek servisi, bir sepet aracılığıyla yapılıyor.
Yerel ve mevsimine uygun malzemeler kullanılarak hazırlanacak olan menü başlangıç, ana yemek ve tatlıdan oluşuyor ve içki menüsü de “dünyanın en iyi 50 barı” listesine girmiş Tjoget barıyla tanınan miskolog Joel Söderbäck tarafından hazırlanıyormuş.
Bu hizmetin bedeli ne ki, diye sorarsanız…
Fiyatı müşteri belirliyormuş.
Yani, gönlünden kaç para koparsa!
Uygulama simgesel olsa da, doğrusu epey zihin açıcı…

* * *

“Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, yemek için gittiği kafeye sosyal mesafe kuralları gereği kapasitenin dolu olması nedeniyle alınmadı” haberini okuyunca, “keşke aynı şey bizim politikacıların da başına gelse” diye düşündüm.
Düşünsenize, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kafeye gidiyor ve “kusura bakmayın, doluyuz” deniyor ona!
Yeni dünya düzeninin Türkiye’ye yansımasının yolu, bundan daha kolay ve çarpıcı biçimde nasıl açılır?!


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zilli adıyla çıkan biranın sonucu: #EfesBoykot

1 fotoğraf 1az bilgi / Filiz Akın, Ayhan Işık, Vahi Öz, Öztürk Serengil KADIN BERBERİ

Adres: @AkpCocuklari / Feyzi Hepşenkal