65 yaş yasağı AYM’de / Feyzi Hepşenkal
Senih
Özay, yine duramadı, olan bitene dayanamadı.
Şanına
yakışır uzunlukta bir dilekçe yazdı.
“Bireysel
başvuru” hakkını kullanıp, Anayasa Mahkemesi’nin kapısına dayadı.
Önce
“Bu dönemde avukatlık yaptığım, hukuku savunduğum, mücadele verdiğim sırada
yaşım 67 olmasına rağmen, başıma başımıza gelen felaketle ilgili sağlık
tedbirlerine eyvallah dememe rağmen, 65 yaş üstü işi gücü yok yaşlı da hastalıklar
rahat ilerler gerekçesi ile fiilen sokağa çıkma yasağı içine girmem girmemize
ilişkin devlet tasarrufu hukuka aykırı olup aleyhine yargı yoluna başvurulması
zorunlu gözükmüştür” diyor Senih Özay o nevi şahsına münhasır üslubuyla.
* * *
Gerekçeleri
net.
Misal;
“Anayasal
bağlamda temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına bakacak olursak Anayasa’nın
13. maddesinde temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın, yalnızca ‘Anayasa’nın
ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla
sınırlanabileceği’ düzenlenmiş ve bu sınırlamaların Anayasa’nın sözüne ve
ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve
ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı öngörülmüştür” diyor.
Ve
ekliyor:
“Başta
Anayasamızın 19. Maddesinde düzenlenen kişi hürriyeti olmak üzere seyahat ve
çalışma özgürlükleri gibi birçok alanda kısıtlamaya neden olan bu 65 yaş üzeri
sokağa çıkma yasağı hukuka aykırıdır.”
* * *
Benim
düşüncem de Özay’la aynı.
Sen
mahkumları dışarı salarken, kendi halindeki insanları “sadece 65 yaşından
büyük” diye, nasıl içeride tutarsın zorla.
Hakkıyla
bir ikna kampanyası düzenlenseydin zamanında, biraz da denetim getirseydin
ortalığa; böyle abuk yasaklara ihtiyaç kalır mıydı?
Her
şey bir yana…
İktidarın
yerinde olsam, işi hiç uzatmam.
Senih
Özay’la uğraşmaya asla kalkışmam!
“Yazarmış”
gibi yaptım!
Bir
devlet gücünü göstermek, vatandaşına verdiği değeri kanıtlamak için dünyanın
öteki ucuna gönderir uçağını; alır getirir onu yurduna.
Bunun
bedeli şu kadar liraymış, bu kadar dolarmış; bakmam.
Getirilen
kişi hakkında türlü iddialar varmış, umursamam.
Yapılan
operasyona “imaj cinliği” falan deniyormuş, kulak asmam.
Aynı
şey maske vesaire için de geçerli.
Her
gün havalanan yardım uçakları tonlarca malzeme taşırken başka ülkelere, bana
“söz verilen” 25 kuruşluk maskelerin haftalardır verilmemesindeki becerisizliğe
de aldırmam.
Eski
donları, gömlekleri kesip biçip maske yapar, takarım yüzüme; gocunmam.
“Sen
bir can için uçak kaldırıyorsun ama Adana’da sokağa çıkma yasağını ihlal ettiği
için korkup kaçan genci bir kurşunla kalbinden vurup, canını alıyorsun”
feveranına yüreğim yansa da; iki olayı birbiri ile kıyaslamam.
Şaşırmayın.
Memleketimi
yönetenler gerçekten ciddi, gerçekten samimi olsalardı; ben de bu satırları
“sahiden” yazardım!
Yorumlar
Yorum Gönder