İktidarları rahatsız etmek, görevimiz / Feyzi Hepşenkal
Demokrasi,
örgütlü toplum varsa ve sesini yükseltmekten çekinmiyorsa, vardır.
Türkiye’de
az olan ve giderek sıfırı tüketmeye doğru itilen bu varlığın kendini korumaya
çalışması ise iktidarın her türünü (!) rahatsız ediyor.
Yani
sorun, sadece ülkenin başındakiler değil.
Şehirleri
yönetenler de buna fazlasıyla dahil.
Bence
rahatsız olmalarında sakınca yok.
Örnekse
İzmir’deki iktidar sahipleri, “İzmir Yaşam Alanları” girişiminin açıklamasını
iyi okusunlar.
Ve
dilerim okuduklarından çok rahatsız olurlar!
İstemezükçü değil, İsterizci
“🍀 Biz
Kültürpark, Kent Parkı olsun istiyoruz, oradaki ekolojik yaşam sürsün, orası
Behçet Uz’un hayalindeki gibi bir park olsun İSTİYORUZ…
🍀 Biz
Elektrik Fabrikası Büyükşehir ya da Konak Belediyesi tarafından satın alınsın
ve kamusalalanlara eklensin ve halk yararına işlevlendirilsin İSTİYORUZ…
🍀 Biz
‘İzmir İstanbul olmasın’ derken, İzmir’in kendine özgü çok kültürlü, insanı
önceleyen sosyolojik, kültürel yapısı, demokrat anlayışı, dayanışma kültürü
devam etsin İSTİYORUZ...
🍀 Biz
İzmir’in tarihi, kültürü, kıyısı, ormanı, körfezi, flamingoları, tarım ve sulak
alanlarıyla, kısaca tüm yaşam alanları ile yaşasın İSTİYORUZ…
🍀 Biz
Havagazı Fabrikası, Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi, APİKAM gibi kamusal
alanların çoğalarak İzmir’e kazandırılmasını İSTİYORUZ…
🍀 Biz
Kamu yararını ve kent yararını, kentli hakkını İSTİYORUZ...
Ve
evet BİZ ‘istemezükçü’ değil, neyi, ne için istediğini bilen İSTERİZCİLERİZ.”
Yanlıştan dönmek
iyidir
Pardon.
“Adrese
teslim” bir cümle daha vardı, okunması gereken:
“İzmir
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tunç Soyer bilsin ki biz kamuya aykırı her
adıma karşı duracağız. Kente ilişkin verdiğiniz yanlış kararlardan hızla geri
dönüp, kamucu bakış açısıyla, kent ve kamudan yana kararlar almanızı, sermaye
ile aranıza mesafe koymanızı İSTİYORUZ.”
İşte
bu cümlenin daha mürekkebi kurumadan ve kuşkusuz çığa dönüşen büyük tepkinin de
kaçınılmaz etkisiyle, o yanlışlardan biri için dönüş kararı verildi dün akşam
saatlerinde.
İzmir
Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve Konak Belediye Başkanı Abdül Batur,
“yargı kararları ile devam eden hukuk sürecini” nihayet hatırlayıp; Zorlu Konak
gökdeleni için verilen inşaat ruhsatının iptal edileceğini peş peşe
açıkladılar.
Güzel
haberdi bu.
Sebebi
ne olursa olsun, yanlıştan dönmek iyidir.
Çav Bella’nın öyküsü
Tunç
Soyer’in adı geçmişken, onu da ilgilendirecek, hatta mutlu edecek bir video
aktarayım:
“Çav
Bella’nın öyküsü…”
Cesaretin var mı geleceğe?
Ahmet
Davutoğlu’nu bekleyen en büyük tehlike, iktidardan gelen ve gelecek saldırılar
karşısında “yenilmeye mahkum” bir görüntü vermesidir.
O
zaman büyüyemez, güçlenemez.
Gün
gelir, bugün yanında duranlar bile kaçar, gider.
Şaka
değil.
AKP’nin
genel başkanlığını yapan biri o.
Kim,
kimdir; biliyor!
Memlekette
başbakanlık yapan biri o.
Hangi
taşın altında ne var, biliyor!
Zaman,
sahip olduğu gücü kullanması zamanıdır.
* * *
Partisinin
kuruluşunu açıklarken dedi ki:
“Yeni
şeyleri ancak korkulardan ve tabulardan kurtulmuş olanlar söyleyebilirler. Yeni
şeyleri ancak bugüne inançları ve yarına umutları olanlar söyleyebilirler.”
Tamam.
Kanıtlayın.
Örnekse,
iktidar ortağı MHP’nin “yalancı pehlivan” eleştirisini/suçlamasını boşa
çıkarın.
Yanlışları,
kötüleri ortaya çıkarmaktan ve bunları yok edip, yerine doğruyu ve iyiyi
yapacağınıza dair güven aşılamaktan başka çareniz yok zaten.
Neden “pişmiş kelle”
denir?
Yerli
yersiz gülenlere “pişmiş kelle gibi sırıtma” denir.
Neden
denir?
İşte
yanıtı:
Yorumlar
Yorum Gönder