Yazardı, yönetmendi, oyuncuydu, sanatçıydı... Ve İzmirli'ydi Dinçer Sümer. Işıklar içinde uyusun.
İlk bölümünde bir kadın-bir erkek
arasında geçen konuşmalarda, şöyle diyordu erkek, kadına:
“Soluyan, sevişen, doğurgan bir
kadın isterim ben. Özleyen, sokulan, uykularında bile aşkı mırıldanan… Diri,
canlı, istekli, kıvrak… Yüreklendiren, sabahları diri kalkılan bir yatak
isterim. Ben böyle şavklanırım ancak, böyle doğrulur, böyle yürürüm işimin
gücümün üstüne. Sevgisiz, bıkkın, yavan, şaşkın, amaçsız biriysem… Sarhoşsam,
çirkinsem, bütün suç bende mi? Bembeyaz örtülü, aydınlık, güleç yüzlü
insanların hep birlikte yemek yediği bir sofrada oturmadım daha. Parkta,
dolmuşta, deniz kenarlarında, ne zaman el ele iki insan gördüysem; yüreğim
hasetle, hınçla, öfkeyle doldu. Çünkü benim odam, sofram, mutfağım, eksikti hep
bir şeyle… Bir şey işte… O şey hiç yoktu…”
Ve bugün, Dinçer Sümer de yok
hayatımızda.
Minnetle, rahmet anıyorum O’nu.
Huzur içinde yatsın. Mekanı Cennet
olsun.
Feyzi Hepşenkal
Yorumlar
Yorum Gönder