Sacha Baron Cohen, İsrail casusu Cohen rolünde çok farklı
Netflix'in bu ay başında yayınlamaya başladığı altı bölümlük
The Spy adlı mini dizide, Orta Doğu'daki istihbarat savaşları tarihinin en önemli
isimlerinden Eli Cohen'in öyküsü konu ediliyor.
Mısırlı bir Yahudi olan Cohen, 1960'lı yılların başında
İsrail istihbarat teşkilatı Mossad adına çalışmaya başladı ve Suriye'de çok
önemli istihbarat çalışmaları yaptı. Daha sonra Suriye tarafından yakalanan
Cohen, 1965 yılında idam edildi.
Başrolünde komedi filmleriyle tanınan Sacha Baron Cohen'in
oynadığı The Spy dizisi, Eli Cohen'in masabaşı bir işte çalışırken Mossad'ın en
önemli ajanlarından birine dönüşmesi sürecini ve yaptığı istihbarat çalışmalarını
anlatıyor.
Sacha Baron Cohen'in canlandırdığı Eli Cohen kimdir?
Mısırlı bir Yahudi olan Eliyahu (Eli) Cohen, 1924 yılında
İskenderiye'de dünyaya geldi.
Gençliğinde, Mısırlı Yahudilerin İsrail'e göçlerine yardımcı
olan gizli bir grubun içinde çalışmalar yaptı.
Daha sonra İsrail'in Mısır'da kurduğu casus ağının üyeleri
arasına girdi. Ancak bu ağ, Mısır tarafından 1954 yılında ortaya çıkarıldı.
1956 yılındaki Süveyş Krizi'nin ardından İsrail'e yerleşen
Cohen, askeri istihbarata girmek istedi ancak kabul edilmedi.
Daha sonra bir sigorta şirketinde dosya memuru olarak
çalışmaya başladı.
1960 yılında ise Mossad tarafından ajan olarak işe alındı.
The Spy dizisi de dosya memuru olarak çalışırken Mossad'a
katılma süreciyle birlikte, bundan sonra yaşanan olayları ele alıyor.
Cohen Mossad'a nasıl katıldı?
Cohen'in Mossad'a katıldığı 1960'ların başında İsrail, Suriye
ile sınır konusunda ciddi uzlaşmazlıklar yaşıyordu. Mossad da Suriye
yönetiminin niyetleriyle ilgili istihbarat sağlayacak bir casusu yetiştirip,
yerleştirmeye karar verdi.
Cohen'in Mossad'a katılmasında Genel Direktörü Meir Amit
önemli rol oynadı.
Suriye konusundaki istihbarat çalışmaları için uygun bir
casus adayı ararken, reddedilen başvuru dosyalarına bakan Amit'in dikkatini
Cohen'in dosyası çekti.
Cohen, iki hafta boyunca yakın takibe alındı. Hakkında
geçmişi ve o dönemde yaptığı işler de dahil olmak üzere çok kapsamlı bir dosya
hazırlandı.
Mossad, bu süreç içerisinde hem istihbarat teşkilatına hem de
kendisine verilecek olan göreve uygun olup olmadığını inceledi.
Daha sonra Cohen ile temasa geçilerek, Mossad'ın kendisini
işe almaya kabul ettiği bilgisi verildi.
Cohen, daha sonra altı ay boyunca yoğun eğitim programına
alındı.
Eğitimi tamamlamasının ardından hazırlanan raporda, sahada
casus olarak çalışabilmek için gereken tüm özellikleri karşıladığı yazıldı.
Kendisine Suriyeli bir işadamı kimliği verildi ve bu
kimliğinin oturması için de Güney Amerika'ya gönderildi.
Cohen Mossad'a katıldıktan sonra neler yaptı?
Cohen'in Kemal Amin Thabet adına
hazırlanan sahte kimliğiyle ilk durağı Arjantin'in başkenti Buenos Aires oldu.
Thabet'in Suriye siyasetinin önemli
isimlerine erişmesi için burada yaşayan Suriyelilerin arasına girmesi ve
bağlantılar kurması amaçlanıyordu.
Thabet, Arjantin'de kendini zengin
bir işadamı olarak tanıttı ve bu dönemde Suriye diasporası içerisinde çok ciddi
bir çevre edindi. Bu çevredeki önemli isimlerden aldığı referans mektuplarıyla
1962 yılında Şam'a yerleşti.
Arjantin'de edindiği bağlantılarla
Şam'da da ekonomi ve siyaset dünyasının önemli isimleriyle hızlı bir şekilde
bağlantı kurmayı başardı ve partiler ile gece hayatının aranan isimlerinden
birine dönüştü.
Sosyal hayatı sayesinde tanıştığı
isimler arasında yer alan üst düzey Suriyelilerden çok kritik bilgiler topladı.
Bu dönemde dizide de gösterildiği
gibi, Suriye'nin Arjantin'deki askeri ataşesi olan ordunun en etkili
isimlerinden Albay Emin el Hafız (Esad) ile tanışması casusluk kariyeri
açısından bir dönüm noktası oldu.
Hafız, Suriye'ye döndükten sonra
Baas Partisi'ne mensup bir grup subay ile birlikte darbe yaparak, yönetimi ele
geçirdi. Bunun ardından Cohen'in devlet sırlarına erişim olanağı daha da
genişledi.
Darbenin ardından devlet başkanı
olan Hafız, Cohen'i en yakın isimlerinden biri haline getirdi. Hatta bir dönem
Hafız, Cohen'i savunma bakanı olarak atamayı bile düşündü.
İsrail adına hangi istihbaratları topladı?
Tanıştığı kişiler aracılığıyla
Suriye'nin askeri üslerine erişim olanağı elde ederken, İsrail ile en çatışmalı
yerlerden biri olan Golan Tepeleri'ndeki Suriye ordusunun karargâhlarını sık
sık ziyaret etme olanağı elde etti.
Faal olarak istihbarat çalışmasında
bulunduğu 1961 ile 1965 yılları arasında topladığı bilgileri, evinde gizlediği
telsiz vericisiyle Mors alfabesi kullanarak İsrail'e ulaştırdı; elde ettiği
belgeleri de Avrupa üzerinden kendisiyle ilgilenen Mossad ajanslarına verdi.
Ayrıca Cohen'in bu dönem içerisinde
en az üç kere İsrail'i ziyaret ettiği söyleniyor.
Cohen, Golan Tepeleri'nde güneşin
altında nöbet tutan askerlerin gölgesinde durabilmeleri için belli yerlere
ağaçlar diktirdi.
Bu ağaçlar daha sonra 1967
yılındaki Altı Gün Savaşları sırasında İsrail ordusu tarafından askerlerin
yerini belirlemede kullanıldı ve hedef olarak vuruldu.
Ayrıca Suriye ordusunun
konuşlandığı noktaları da bildirdi. İsrail'in Golan Tepeleri'ni işgal etmesiyle
sonuçlanan savaşın gidişatında özellikle Suriye'nin tek kademe değil, üç
kademeli bir savunma hattı kurduğu yönündeki istihbaratı kritik rol oynadı.
Cohen nasıl yakalandı?
Suriye istihbaratı, yaşanan bir dizi gelişme üzerine
içlerinde üst düzey bir casusun olduğundan şüphelenmeye ve bunu araştırmaya
başladı.
Suriye İstihbarat Teşkilatı'nın başına Albay Ahmed
Sueydani'nin getirilmesinin ardından olası bir casusla ilgili soruşturma daha
da derinleştirildi.
Cohen de bu dönem etrafındaki çemberin daraldığının ve aldığı
riskin giderek arttığının farkındaydı.
Cohen, Kasım 1964'te hem yeni doğan üçüncü çocuğunu görmek
hem de yeni elde ettiği belgeleri teslim etmek için İsrail'e gitti. Burada
Mossad'a Suriye'ye geri dönmek istemediğini, kendini tehlikede hissetiğini
söyledi. Ancak bu talebi kabul edilmedi ve son bir kez daha Suriye'ye gitmeye
zorlandı.
Suriye istihbaratı da bu dönemde elinde olan Sovyetler
Birliği'ne ait cihazlarla teknik takip yaparak, telsizle farklı bir frekanstan
yasa dışı yapılan yayınları tespit etmeye başladı. Bu teknik takip sonucunda,
Cohen, Ocak 1965'te evinden İsrail'e istihbarat geçerken suçüstü yakalandı.
Yakalandıktan sonra ne oldu?
Cohen, yakalandıktan sonra Suriye istihbaratı tarafından
sorgulandı ve çok yoğun işkencelerden geçirildi.
Çıkarıldığı askeri mahkeme tarafından casusluktan suçlu
bulunarak, idam cezasına mahkum edildi.
İsrail, Cohen'in iadesi edilmesi için uluslararası alanda
geniş çaplı bir kampanya başlatmış olmasına karşın, Suriye geri adım atmadı.
Cohen, 18 Mayıs 1965 günü Şam'ın
Merci Meydanı'nda asılarak idam edildi.
Cohen'in naaşının nerede olduğu
halen bilinmiyor. Suriye'nin naaşın İsrail tarafından bulunup geri götürülmesini
engellemek için en az üç kez yerini değiştirdiği belirtiliyor.
Suriye ile İsrail arasında, 2007
yılında Türkiye'nin arabuluculuğuyla ilişkilerin normalleştirilmesi için
yürütülen müzakere sürecinde Cohen'in naaşının iade edilmesi konusu da masaya
getirildi. Ancak bir sonuç alınamadı.
Temmuz 2018'de Cohen'a ait kol
saati, detayları açıklanmayan "özel bir Mossad operasyonu" ile
İsrail'e getirildi. Saat, halen Mossad'ın merkezinde sergileniyor.
Bu yılın Nisan ayında, Cohen'in
naaşının Şam'dan ayrılan bir Rus heyetine teslim edildiği yönünde haberler
çıksa da bu haberler doğrulanmadı.
Cohen, halen İsrail'de bir ulusal
kahraman olarak kabul ediliyor.
Yorumlar
Yorum Gönder