O'nun adı Tolstoy



Önemli olan bir tek an vardır. O da şimdidir. Çünkü bir tek ona sözümüz geçer.
İnsan Neyle Yaşar?
Lev Nikolayeviç Tolstoy



9 Eylül 1828’de zengin ve asil bir ailenin çocuğu olarak Moskova’nın güneyindeki Tula şehrinde, Yasnaya Polyana isimli konakta dünyaya gelmiş Lev Nikolayeviç Tolstoy. Prenses Mariya ile Kont Nikolay İlyiç Tolstoy’un dördüncü çocuğu olan dev yazar, ilk büyük kaybını henüz 2 yaşındayken annesini kaybederek yaşamış. Beşinci çocuğunu doğururken hayata veda eden annesinden 7 yıl sonra da babası ölmüş Tolstoy’un.
Böylece yakınlarının yanında sürdüreceği hayatı başlamış. Halalarının gözetiminde yetişen Tolstoy’un aldığı din eğitimini onun üzerinde büyük etkiler yaratmış. 1840 yılında kadar çiftlikte kalan 3 kardeşin bakımı, Aleksandr haladan Tatiana halaya devredilince, çocuklar Kazan şehrine götürülmüş. Fakat halasının kocasının onlara kötü örnek olmasının da etkisiyle Tolstoy, delikanlılık çağında serseri bir yaşam sürmeye başlamış. 1843’te Doğu Dilleri okumak üzere Kazan Üniversitesi’ne girse de1 sene sonra okulu bırakmış. Zira o dönemler hayatı eğlence, içki ve kadınlardan ibaretmiş.

1845 yılında Hukuk Fakültesi’ne geçmesine rağmen buradaki eğitimini de tamamlayamamış. 19 yaşına gelen Lev Tolstoy, Yasnaya Polyana malikanesine geri dönmüş ve burada köylülerle iç içe yaşamaya başlamış. Toprak işleriyle uğraşan ve çiftçilerin yaşam şartlarını iyileştirmek için çabalayan Tolstoy, birkaç sene doğduğu topraklarda kaldıktan sonra ani bir kararla Kafkasya’da subaylık yapan ağabeyinin yanına gitmiş. Burada Kafkas halkının yaşamlarını gözlemleyerek, ilk gerçekçi hikayelerini yazmış.
Kafkasların ne kadar çetin koşullar altında yaşadıklarını görmek, Tolstoy’un uçarılığı üzerinde etkili olmuş ve tabiri caizse onun büyümesini sağlamış. Kırım Savaşı’nda yer alan Tolstoy, boş zamanlarında kalemi eline alıyor ve izlenimlerini gerçekçi bir dille yazıya döküyormuş. İlk eseri olan Çocukluk da işte bu sırada ortaya çıkmış. Ardından dönemin ünlü edebiyat dergilerinden birinde Çocukluğumun Tarihçesi adıyla yayımlanmış. Eleştirmenlerin tam not verdiği eserin yazarının Tolstoy olduğu öğrenilince, derginin yetkilisi Nikolay Nekrasov yazara hak ettiği ücreti vermiş. Kısacası; 23 yaşında meşhur yazarlar arasına katılmış Rus edebiyatçı.
Birkaç yıl savaşta yer alan Tolstoy, 1854’te Sivastopol’a topçu asteğmeni olarak gönderilmiş. Ve burada gördüklerini amirlerinin de isteğiyle Sivastopol Hikayeleri isimli eserini yazmış. Fakat savaş alanında daha fazla duramayacağını düşünerek ordudan ayrılmaya ve yazarlıkla uğraşmaya karar vermiş.
İlk başta St. Petresburg’a yerleşse de buradaki edebi topluluklarla anlaşamayarak çiftliğinin yolunu tutmuş. 1857’de İsviçre, Almanya ve Fransa’ya seyahat eden Tolstoy, bu sırada eğitimsizlik sorunuyla ilgilenmeye başlamış. Ayrıca Batı’nın yapaylığını ve maddeciliğini eleştirmiş, hatta düşüncelerini yaymak için bir dergi çıkartmaya karar vermiş.
Batı uygarlığının insanoğlunu bozan bir sorun olarak görse de yurt dışında olduğu dönemlerde kumar oynayıp para kaybetmekten de geri durmamış. Kölelik sisteminin kaldırıldığı ülkesine döndüğünde, çiftliğinin bulunduğu kasabaya giden Tolstoy, burada toprak sahipleri ile eski köleler arasındaki anlaşmazlıkları çözmek için yargıçlık görevi üstlenmiş.
Çar’ın emirlerine uymadığı için asillerle arası açılan Tolstoy, sonunda görevinden istifa etmiş. Topraklarından ayrılıp Moskova’ya giden yazar burada yine kumar oynamaya başlamış. Ve tıpkı Dostoyevski gibi o da kumar borcuna karşılık, henüz bitirmediği bir eserini rehin vermiş. Gelgitler içinde yaşayan Tolstoy, her geçen gün kendisini köylülere daha yakın hissediyor, Rus sosyetesinin yapaylığından ve lüks yaşamdan gitgide uzaklaşıyormuş.

Topraklarında yargıçlık yaptığı sırada büyük aşkı Sofya Bers ile karşılaşmış olan Lev Nikolayeviç, ona körkütük aşık olmuş ve 1862’de de kendisinden 16 yaş küçük Sofya ile evlenmiş. Ve daha önce hayatına pek çok kadın girmiş olan Tolstoy, düğün gecelerinde karısına önceki ilişkilerini yazdığı günlüğünü okutmuş. 
Evlendikten sonra eğlence dünyasından tamamen uzaklaşan Tolstoy’un evliliğinin ilk 15 yılı çok güzel geçmiş. Hatta yazar Sofya’ya olana sevgisini “hiç böyle aşık olacağımı düşünmemiştim” gibi sözlerle ifade etmiş. 13 çocukları olan çift yıllarca huzur içerisinde yaşamış. Bu dönemde Tolstoy bir yandan toprağıyla uğraşıyor, bir diğer yandan da tutkuyla yazıyormuş. 1863 yılında daha sonra dünya klasikleri kitapları arasında yer alacak Savaş ve Barış’a başlamış. Ve attan düşüp kolunu sakatlamasına rağmen, romanına karısının kız kardeşi Tanya’ya yazdırarak devam etmiş.
1869’da tamamladığı Savaş ve Barış’ın ardından ruhsal anlamda çöküntü yaşamış Lev Tolstoy. Kitabı ün kazandıkça durumu daha da kötüleşiyor, her şeyin anlamsızlaştığı görerek gittikçe mutsuz bir ruh haline bürünüyormuş. Arayış içerisinde olan Tolstoy, bir süreliğine manastıra kapanmış, sonrasında din adamlarıyla tartışmalar yaşayarak buradan da ayrılmış. Özel mülkiyet ve din konularındaki fikirleri yüzünden hem karısıyla hem de ilahiyatçılarla sorun yaşamış.
1873 yılında Tolstoy, daha sonra en iyi aşk kitapları listesinde de yer alacak olan ikinci büyük romanı Anna Karenina’ya başlamış.
1877’de tamamlayıp yayımladığı Anna Karenina’dan sonra yeniden bunalıma giren yazarın çöküşünde, 1873’le 1875 yılları arasında 3 çocuğunu ve iki halasını kaybetmesi epey etkili olmuş. Hatta kayıplarından sonra intihar etmeyi bile düşünmüş. Yine dine sığınıp, sofu olan Tolstoy’un dindarlığı 2 yıl sürmüş. Ardından özel mülkiyete karşı çıkan görüşleriyle pek çok düşünce yazısı yazmış ve yıllarca manevi arayışına devam etmiş. 1880’den sonra kilise otoritesini reddettiğini belirten eserlerini yayımlamış ve büyük tepki toplamış.
1891-1892 yılları arasında yaşanan kıtlık sırasında Tolstoy, ailesiyle olan bağlarını güçlendirmiş. Kız çocuklarına daha çok düşkün olan yazarın en sevdiği kızı ise küçük Vanişka’ymış. Fakat 7 yaşındayken kızamığa yakalanan Vanişka, 1895’te hayatını kaybetmiş ve Tolstoy için bir kez daha zor günler başlamış. Hayatı ruhsal karmaşalar içerisinde sürüp giderken, 1901’de kilise tarafından aforoz edildiğinde hiç üzülmemiş.
1902’de zatürreye yakalanan 74 yaşındaki Tolstoy’un durumu doktorlar tarafından ümitsiz olarak değerlendirilse de Rus yazar aylarca direndiği hastalığını yenerek iyileşmiş. Yaşlandıkça ailesiyle sorun yaşamaya başlayan Tolstoy, karısıyla sık sık tartışıyor, çocuklarıyla da sık sık fikir ayrılığı yaşıyormuş. Çünkü o köylü gibi giyinmek, onlar gibi yiyip içmek, sade bir hayat yaşamak istiyor, ailesi ise lüks yaşam meraklısı olduğu için bu duruma karşı çıkıyormuş.
1905 yılında ülke Japonlarla savaşa girdiğinde Çar’ı şiddetle eleştiren yazar, halkın sempatisini kazanmış ve deyim yerindeyse ülke ikiye bölünmüş. Bir taraf Çar Nikola’yı bir taraf ise Tolstoy’u destekliyor, bu iki isim için tezahüratlar yapılıyormuş.
Vladimir Lenin tarafından daha sonra 1917 Devrimi’nin provası olarak nitelendirilecek 1905 Devrimi’nden etkilenmese de, ayaklanmaya katılanlar arasında Tolstoy’un takipçileri de bulunuyormuş. Son yıllarını Yasnaya Polyana’da geçiren Tolstoy, karısıyla sık sık tartışıyor, mülkünden vazgeçmek istediği için Sofya’nın gazabına uğruyormuş. Ve bu durum edebiyat dünyasının en önemli isimlerinden olan Tolstoy’un evini kaçarak terk etmesine neden olmuş.

Yaşarken ünlü olan nadir yazarlardan Tolstoy’un ölümü üzerine pek çok farklı şey söylenmiştir. O kimilerine göre öleceğini anlayıp evini terk etmiş, kimilerine göre ise karısının dırdırına daha fazla dayanamayıp kendini sokaklara atmıştır. Ama her halükarda Tolstoy, ölüm yolculuğuna bir nevi kaçış amacıyla çıkmış. Neredeyse hayatı boyunca özlem duyduğu sade yaşama kavuşmak için 28 Ekim 1910’da sabahın beşinde gizlice evden kaçmış.
Daha sonra kaçışını anlatırken günlüğünün son sayfalarına etrafın zifiri karanlık olduğunu, yakalanma korkusuyla titrediğini ve dışarı çıktığında çalılıklara düştüğünü yazmış. Yanına neredeyse hiçbir şey almayan Tolstoy, at arabasını hazırlatarak yola çıkmış. Karısına yazdığı mektubu ise sırdaşı olarak gördüğü kızı Aleksandra’ya vermiş. Ve Sofya Tolstoy’un veda mektubunu okuduktan sonra çılgına dönmüş bir vaziyette evden dışarı çıkmış.
Çünkü Tolstoy, mektubunda her şeyi açık açık anlatıyor, Sofya’yı affettiğini, kendisine kırılmamasını istediğini ama en iyisinin evi terk etmesi olduğunu, kimsenin onu kararından geri döndüremeyeceğini yazıyormuş. Okudukları karşısında şok olan Sofya, kendisini göle atarak intihara kalkışmış. Tolstoy ise nereye gideceğini bilemez halde trende yolculuk yapmaktaymış. Tek istediği basit bir yaşam ve biraz huzurmuş. Geceyi bir manastırda geçiren yazar, daha sonra rahibe olan kız kardeşini ziyaret etmiş. Fakat yolculuğuna devam ederken soğuk algınlığına yakalanmış. Durumunun kötüleşmesi sonucunda Astopava’daki istasyonda küçük bir kulübeye yatırılmış.
O; şöhret, para ve insanların ilgisinden kaçtığını zannederken bütün gazetelerde Tolstoy’un evden kaçtığı yazıyormuş. Haliyle küçük kulübeye yatırılan ünlü ismin ailesi durumdan haberdar edilmiş. Astapova’ya gitmek için özel bir vagon kiralayan aile kısa sürede istasyona ulaşmış. Fakat Tolstoy, koridorda bekleyen karısı Sofya’nın yalvarmalarına rağmen kızı Tatyana’dan başka kimsenin odasına girmesini istememiş.

Astopava kısa sürede gazeteciler, kilise yetkilileri, Tolstoy’un dostları ve yakınlarıyla dolup taşmış. Ve günlerce süren bekleyiş Rus yazarın 20 Kasım 1910’da hayata veda etmesiyle son bulmuş. Cenazesi 23 Kasım’da Tolstoy’un doğduğu topraklarda yapılmış ve 82 yaşındaki ünlü isim Yasnaya Polyana’nın çok sevdiği gölgeli bir köşesine defnedilmiş.


Romanları
  • Çocukluk
  • İlk Gençlik
  • Gençlik
  • Sivastopol Serisi
  • Kazaklar
  • Savaş ve Barış
  • İnsan Nasıl Ölür?
  • İvan İlyiç'in Ölümü
  • Anna Karenina
  • Kreutzer Sonat
  • Diriliş
  • Hacı Murat
  • Serge Baba
  • Öyküleri
  • Toprak Ağasının Sabahı
  • Baskın
  • Ormanın Kesimi
  • Notes of a Billiard Marker
  • İki Süvari Subayı
  • Bir Karşılaşma
  • Tipi
  • Lucerne
  • Albert
  • Üç Ölüm
  • Aile Saadeti
  • Polikuska
  • The Decembrists
  • Caucasus Mahkumu
  • İvan İlyiç'in Ölümü
  • Holstomer
  • İnsanlar Arasında Boş Bir Konuşma
  • Usta ve Çırak
  • Köyde Şarkı Söylemek
  • Köyde Dört Gün
  • Yanlış Kupon
  • Oyun'dan Sonra
Masalları
  • Fil ile Tilkiler
  • Masallar
  • Tolstoy'dan Masallar
  • Günlük ve Mektuplar
  • İlk hatıralar
  • İtiraflarım
  • Sevginin Talebi
Eğitim
  • Popüler Eğitim
  • Eğitim ve Öğretim Programları ve Danışmanlığın Tanımı
  • Bir Okuma Kitabı
  • Popüler Öğretim
  • Yeni Bir Okuma Kitabı
  • Din ve Ahlak
  • Doğmatik Teolojinin Eleştirisi
  • İncil'in Kısa Bir İzahı
  • The Four Gospels Unified and Translated
  • Church and State
  • Neye Güveniyorum?
  • Hayat
  • Sevgi Tanrısı ve Komşunun Biri
  • Timothy Bondareff
  • İnsanlar Niçin Sarhoş Olurlar?
  • On Non-Resistance
  • Birinci Adım (vejeteryanlık üzerine)
  • Tanrı'nın Hükümdarlığı Kendi İçimizdedir
  • Non-Activity
  • The Meaning of the Refusal of Military Service
  • Sebep ve Din
  • Din ve Erdem
  • Hıristiyanlık ve Vatanseverlik
  • Non-Resistance ( Ernest H. Crosby'e bir mektup)
  • Kutsal Kitab'ı nasıl Okumalıyız?
  • Kilise'nin Aldatmacası
  • Hıristiyan Öğretisi
  • İntihar
  • Öldürmeyeceksin
  • Aziz Sinot'a Yanıt
  • Sadece Savaş
  • Dinde Hoşgörü
  • Din Nedir?
  • Ortadoks Rahiplerine
  • Bilgeleri Düşünceleri (derleme)
  • Tek İhtiyacımız
  • Büyük Günah
  • A Cycle of Reading (derleme)
  • Adam Öldürme!
  • Birbirinizi Sevin
  • Gençliğin Savunması
  • Şiddetin Yasası ve Sevginin Yasası
  • Tek Emir
  • Her Gün İçin (derleme)
Sanat ve Edebiyat
  • Sanat Nedir?
  • Sanat ve Sanatsal Olmayan
  • Shakespeare ve Drama
  • Dr.Alice Stockham'ın Edward Carpenter Tarafından Yazılan "Modern Bilim Cevirisi"nin Önsözü
  • Orloff'un Albümü
  • Amiel
  • Guy de Maupassant Hikayelerinin Serbest Çevirileri
  • Bernardin de St. Pierre
  • Halk İçin Kısa Öğretici Hikaye ve Mektuplar
  • İnsan Neyle Yaşar
  • Sevgi Nerdeyse Tanrı da Ordadır
  • İki Yaşlı Adam
  • İhmal Edilen Bir Ateş Evi Yok Eder
  • Nicolas Stick (Çar 1.Nicolas )
  • Bir İnsana Fazla Mülkiyet Gerekir mi?
  • Ifias
  • Tanrı'nın Oğlu
  • Üç Münzevî Adam
  • Mum
  • Pişman Günahkâr
  • İlk Damıtıcı
  • Aptal İvan
  • Boş Davul
  • Işıkla Birlikte Işıkta Yürümek
  • Üç Mesel
  • Esarheddon
  • Üç Soru
  • Cehenneme Dönüş
  • Çalışmak, Ölmek ve Hastalanmak
  • Bir Dua
  • Meyveler
  • Korney Vasilyeff
  • Niçin?
  • İlahiyatçı ve İnsan
  • Bir Köylüye Bilimsel Bir Mektup
Sosyal ve Siyasi Denemeler
  • Moskova'nın Nüfus Sayımı (1882'de)
  • M. A. Engelhardt'a Mektup
  • Halde Ne Yapmalıyız?
  • Kadınlar
  • El Emeği
  • Zihinsel Hareketlilik ve El Emeği
  • Kültür Şöleni (Moskova Üniversitesinin Yıldönümü'ne)
  • Bir Devrimci'ye Mektup
  • Açlık (rapor ve mektuplar)
  • Utandır! (bedensel cezaya karşı)
  • Vatanseverlik ve Barış
  • Liberallere
  • Bakanlara
  • Sonun Başlangıcı
  • Terfi Ettirilmemiş Bir Görevliye Mektup
  • Hague Barış Konferansı
  • İki Savaş
  • Suçlu Kim?
  • Carthago Delenda Est
  • Zamanımızın Köleliği
  • Çıkış Nerede?
  • Vatanseverlik ve Hükümet
  • Gerçekten Zorunlumu?
  • Çar'a ve Yardakçılarına
  • Çağın Yaklaşan Sonu
  • Askerlik Hatıraları
  • Memurluk Hatıraları
  • İşçi Sınıfı Problemi
  • Çar'a Mektup
  • İşçi Sınıfına
  • Politikacılara
  • Sosyal Reformlara
  • Pietro Mazzini'ye Mektup
  • Kendinizi Hatırlayın
  • Rus Devrimi
  • İşçi Sınıfı Nasıl Özgür Kılınabilir?
  • Büyük Bir Adaletsizlik
  • Rusya'da Sosyal Hareket
  • Çağın Sonu
  • Halkın Savunması
  • Askerlik Hizmeti
  • Rus Devrimi'nin Anlamı
  • Ne Yapılmalı?
  • Hükümetin, Devrimcilerin ve Halkın Bir Savunması
  • Mülkiyet Sorununun Tek Çözümü
  • Susamam
  • Molochnikoff'un Tutuklanmasıyla İlgili
  • Bosna ve Herzegovina'nın İlhakı
  • Kaçınılmaz Devrim
  • Stockholm Barış Konferansı'na Bir Adres
  • Faydalı Bir çare
Oyunlar
  • Karanlığın Gücü (dram)
  • Aydınlanmanın Meyveleri (komedi)
  • Ceset (tamamlanmamış dram)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zilli adıyla çıkan biranın sonucu: #EfesBoykot

1 fotoğraf 1az bilgi / Filiz Akın, Ayhan Işık, Vahi Öz, Öztürk Serengil KADIN BERBERİ

Adres: @AkpCocuklari / Feyzi Hepşenkal