Hayali cihana değer İEF / Feyzi Hepşenkal
“Fuar”
denince, akla önce İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF) gelirdi bir zamanlar.
Ve o
zamanlar, 1940’lı yıllardan 1980’li yıllara kadar en az “40 yıllık bir dönem”
demekti.
İEF,
fuarcılık jargonunda “genel ticaret fuarı” kategorisine girerdi. Bir bakıma
“içinde her şey olan fuar” yani…
Gerçekten
de öyleydi.
Ne
ararsan bulunurdu geçmiş zaman İzmir Fuarı’nda.
Hem
ciddi ciddi “ithalat-ihracat” yapılır, hem “tost-şıra” satılırdı.
* * *
Bir
bakıma, günümüz EXPO’larının küçük bir yansımasıydı İEF aynı zamanda.
Sözünü
ettiğim yıllar, tam da “soğuk savaş” dönemine denk geliyordu çünkü.
O
yüzdendir ki ülkeler, her ortamda; en güçlü, en büyük, en zengin, en gelişmiş
olduklarını kanıtlamak için yarışır, kapışırdı.
Yine
o yüzdedir ki, İEF’teki pavyonlar çoğunlukla; ülkelerin adıyla anılırdı. Her
ülke, her yıl adını taşıyan pavyonda tezgahını açar, geçen bir senede
geliştirdikleri marifetlerini sergilerdi.
Aya
ayak basan astronotlardan, Dünya Kupası’nın kralı Pele’nin gollerine kadar hasretle
beklenen görüntüler ise ABD ve Pirelli pavyonlarında kurulan sinema
perdelerinde vuslata ererdi.
* * *
İEF’yi
belki fuarcılık işlevinden de fazla önemli kılan özelliği, halkı 1 ay boyunca
eğlendirmesiydi.
Bir
kez daha tekrarlamalıyım.
Her
keyfe, her keseye uygun eğlencenin de her türlüsü vardı Fuar’da.
Silindir
şeklinde dikey pistin duvarlarında delicesine tur atan motosikletli akrobatlar
da vardı, kurulan sirk çadırlarında tel üzerinde perende atanlar da…
Kahkaha
aynalarında şekilden şekile girerdi insanlar, yürekten kahkahalar atarak.
Vurduğunu
deviren nişancılar pelüş ayıcıklar kazanır, bileği güçlü olanlar elinde balyoz,
aşağıdaki demiri en yükseğe çıkarmaya çalışırdı.
O
zamanlar çok sayıda tiyatro sahne açardı Fuar’da.
Nejat
Uygur bir yanda…
Metin
Akpınar ve Zeki Alasya’lı Devekuşu Kabare bir yanda.
Golf,
Kübana, Göl gazinolarında masalar kurulur; assolistler geçit yapardı,
şereflerine kalkan kadehler arasında.
Lunapark’tan
Ekici Över’e, Akasyalar’dan Manolya’ya halk bahçeleri dolar, taşardı; kuru
iskemlelerde saatlerce oturma pahasına.
* * *
Sahne
sanatçılarından kimi ararsan, oradaydı.
Hatta
oluşan Fuar kadrolarına şarkıcı, türkücü, tiyatro sanatçıları yetmediğinde;
sinemadan ve şaşılası bir şey ama futbol sahalarından transfer yapılırdı.
Fakat
Fuar temaşasının değişmez assolisti elbette, “unutulmaz” Zeki Müren’di…
Küçüktüm.
Manolya’ya
O’nu izlemeye gitmiştik.
Sahneye
bir eşekle çıkmıştı.
Bahçevan şarkısını söylüyor ve küfelerden aldığı plastikten zerzevatı dinleyicilere saçıyordu.
Ahali
mest olmuştu.
Kucağıma
bir çift kiraz düştü hiç beklemediğim anda.
Zeki
Müren’den paha biçilmez bir hediye gelmişti bana.
Mest
olmuştum.
* * *
Diyorlar
ki:
“Nerede
o eski fuarlar.”
Yok
tabii.
O
fuarlar, hüküm sürdüğü 40 yıl gibi, neredeyse 40 yıldır yok.
Çağ
değişti.
İnsanlar
değişti.
Hayat
değişti.
89
yıllık İEF tarihinin en tuhafı açıldığı gibi kapandı geçen gün.
Bir
kez daha söylemeliyim ki, yeni şeyler yapmanın zamanı çoktan geldi, geçti.
Onu
da anlayan yok!
Yorumlar
Yorum Gönder