Acaba "Erdoğan" sözcüğü, beynimizin neresinde?
Beyin sözlüğü: Her kelimenin
beynimizde kendine özel bir bölgesi var
Onur Arpat/GAZETE DUVAR
Şu anda bu yazıyı okurken ya da dinlerken beyninizi fonksiyonel MR görüntüleme ile tarasaydık, beyninizdeki bazı yerlerin ışıl ışıl olduğunu görebilirdik. Berkeley Üniversitesi’ndeki Gallant Lab’dan bilim insanları, bu durumu etkileyici bir şekilde gösterdiler. Üstelik makalenin baş yazarı Türkiyeli bir bilim insanı, Fatma Deniz.
Bilim insanlarının beyin aktivitemizi okuyarak zihnimizin içindekilere ulaşma çabası, ilk meyvelerini 2016 yılında vermişti. Yine Gallant Lab’da yapılan bir araştırmada bilim insanları deneklere çeşitli hikayeler dinletirken, bir yandan da MR makinesinde beyin aktivitelerini ölçmüşler ve her kelimenin beynin farklı bir noktasında temsil edildiğini bulmuşlardı.
Nature dergisinde yayınlanan çalışmadan çıkan ilginç sonuçlardan biri, aynı kelimenin farklı insanların beyninde bile hemen hemen aynı noktada bulunduğunun tespit edilmesiydi. Bir başka ilginç sonuç da, birbiriyle aynı kategoride olan kelimelerin beyinde birbirlerine komşu bölgelerde bulunduğunun gösterilmesiydi. Örneğin beynin sağ parietotemporal bölgesindeki birkaç milimetrelik bir alanda “eş, anne, hamile, aile” gibi kelimeler birbiriyle yan yana bulunuyordu.
Araştırma sonuçlarını beynin üzerinde gösteren “beyin sözlüğü” oldukça ilgi gördü.
2016 yılında yaptıkları araştırmadan çıkan sonuçları bir
web sitesi haline getirip halkın ve bilim insanlarının ilgisine sunan ekip,
yeni çalışma için de benzeri bir beyin atlası yayınlamayı planlıyor.
NöroBlog’un iletişim kurduğu Dr. Fatma Deniz bu haritaların önümüzdeki
haftalarda yayınlanacağını belirtti.
ÇALIŞMALAR DEVAM EDECEK
Fatma Deniz yeni beyin sözlüğü çalışmalarının İngilizce
dışındaki diller konuşan insanlarda yapılarak İngilizce beyin haritalarıyla
karşılaştırma yapmak üzerine olacağını söylüyor. Planlanan bir başka çalışma
ise dil temelli öğrenme bozuklukları yaşayan insanların haritaları ile mevcut
haritaların karşılaştırılması üzerine.
Her bir renk farklı bir grup kelimeyi (aileyle ilgili,
sayılarla ilgili, duygularla ilgili vs.) gösteriyor.
Kelimelerin beyindeki yeri derken yanıltıcı olmamakta
fayda var. Biz her ne kadar kavramları kelimelerle ifade etsek de, aynı
kelimeler farklı anlamları ifade ettiklerinde beyinde birden fazla alanda
bulunabiliyorlar. Örneğin İngilizce “top” kelimesi hem çatı hem de giysi
anlamında kullanılıyor ve bu iki kavramın beyinde temsil edildiği alanlar
birbirinden farklı. Beyinde temsil edilenler kelimelerden ziyade, o kelimelere
karşılık gelen kavramlar.
YENİ ÇALIŞMA BEYİN SÖZLÜĞÜNE NE KATIYOR?
Fatma Deniz‘in baş yazarı olduğu ve geçtiğimiz hafta Journal of Neuroscience‘ta yayınlanan yeni çalışmada ise bilim insanları bir adım ileriye gittiler. Fonksiyonel MR görüntüleme ile deneklerin bir hikayeyi dinlerken ve okurken oluşan iki farklı beyin aktivitesini birbirleriyle karşılaştırdılar ve şaşırtıcı bir sonuca ulaştılar.
Buna göre insanların aynı kelimeyi okuması ya da
dinlemesi beyindeki aktivitenin nerede görüldüğünü anlamlı bir biçimde
değiştirmiyor. Yani ister okuyalım ister dinleyelim, her kelimenin beynimizde
kendine özel bir yeri var. Üstelik ilk çalışmaya benzer şekilde bu kelimelerin
bulunduğu yerler insandan insana çok az değişiklik gösteriyor, benzer
kategorideki kelimeler (Örneğin ayı, kedi, balık vs.) birbirlerine komşu
bölgelerde bulunuyor.
Yeni çalışma tüm insanların beyinlerinde aynı anlamsal
haritaları, yani aynı beyin sözlüğünü taşıdığına dair yeni kanıtlar sunuyor.
Öte yandan son dönemlerde gittikçe popülerleşen eğitimsel podcastler ve sesli
kitap (audiobook) gibi sesli materyallerle zaman geçirme deneyiminin beyinde
okuma deneyimine benzer bir aktivite tetiklediği de gösterilmiş oluyor.
YENİ ÇALIŞMALAR BEYİN HASTALIKLARININ
TEDAVİSİNE KATKIDA
BULUNABİLİR
Benzeri çalışmalar afazi gibi konuşma bozukluklarından
muzdarip hastalarda tekrarlanırsa, bu fenomenin doğasına dair yeni bilgiler
elde edilebilir. Ayrıca Fatma Deniz’e göre yeni çalışmalar okumayı öğrenmekte
güçlük yaşayan ve disleksi olarak bilinen durumdan muzdarip insanların
eğitiminde işitsel materyallerin kullanılması konusunda yol gösterici olabilir.
Yorumlar
Yorum Gönder